Okumak Üzerine İtiraflarım

Her dönemde olduğu gibi günümüzde de kitap okumanın öneminden bahsetmeyen yoktur. Okuyan da okumayan da bu konuda hemfikir. Fakat iş okumaya gelince hemfikir olanların büyük çoğunluğu okumada dökülüyor. Okuyanlar da kendilerine göre benimsedikleri amaçlar doğrultusunda okuduklarını dillendiriyor. Başka bir ifadeyle kitap okuma oranında düşüklük ve mevcut okumalarda da kalitesizlik var. Peki bu iki mesele üzerinde neler düşünülebilir? Okuma oranının düşüklüğü üzerinde birçok görünür sebep üzerinde durulabilir ama ben pek irdelenmeyen bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Bana göre okumak her şeyden önce bir sanattır, hem de en zor olanlarından. Çünkü bu sanat düşünmeye dayanıyor. Düşünmek de ta öteden beri insanların çoğuna meşakatli geliyor.Bundan dolayı okumak istemeyen insanların çoğu, bir anlamda düşünmekten kaçtığı için okumuyor. Bir görüntüye, görsele bakarak, bilgisayarın bir tuşuna basarak internetten anında istediği bilgiye ulaşmak dururken insanlar; kelimeleri, cümleleri, paragrafları ve metinleri çözümleyerek kafalarını yormak istemiyorlar. Dolayısıyla herkesin bu sanatı icra etmesini beklemek doğru değildir. Şayet herkes okumayı başarabilseydi okumak zaten sanat olarak değerlendirilmezdi. Bunun yanında yüzyıllardır sadece kendisine sunulan kalıplaşmış yaşam şekilleriyle hareket eden çoğu insan, okumanın ve düşünmenin zorluğundan kaçtığı gibi maalesef okumaktan ve düşünmekten de korkuyor. Zira okudukça düşünecek, düşündükçe kendisini, toplumu, yaşamı sorgulamaya başlayacak. Bunun neticesi olarak da insanların çoğuna giydirilen "deli gömlekleri" ni yırtarak belki de başkaldıracak, kendi başına, ailesine ummadık bir sürü gaile ve bela açacak. Böyle bir durumla karşılaşmaktan endişelenen kişi, azıcık aşım dertsiz başım olsun diyerek okumaya ve düşünmeye cesaret edemiyor. Okuyan kesime gelince, onlar da kendilerine göre değişik hedefler doğrultusunda okuduğunu söylüyor. Lakin kanaatime göre okuyanlar arasında gerçek mana da kaliteli okur sayısı az. Mesela ben uzun yıllar sadece daha önceden kabullendiğim veya bana kabullendirilen bazı düşüncelerimi, inanışlarımı, hal ve hareketlerimi desteklemek için okumuşum. Bu niteliksiz ve tek yönlü okumalar beni obezleştirerek bir formata sokmuş. Başka insanlara fikirlere ve duygulara karşı birçok zaman ön yargılı olmuşum. Birtakım bilgileri kafama yığmışım. Birçok olay, kişi ve düşünce karşısında aklımı, vicdanımı iptal etmişim. Doğru, yanlış , haksız, hukuksuz demeden bana benimsetilen birçok şeye mutlak itaatte bulunmuşum.

Görünürde kitap okumuşum ama beni düşünmeye, doğruya, gerçeğe, hakka, hukuka, adalete, özgürlüğe götüren, aklı ve vicdanı hareket geçiren eleştirel okumayı yapamamışım. Hâlbuki okumada kendinden emin ve cesaretli olmalı insan. Kendiyle her yönüyle yüzleşmekten korkmamalı. Öyle bir okumalı ki zihninde fırtınalar kopmalı, depremler meydana gelmeli, en kanlı fikir savaşları çıkmalı. Kafka'nın dediği gibi bizi sokan ve ısıran kitaplar okumalı. Daha sonra dingin, analiz ve sentez yapabilen, aklını ve vicdanını kullanabilen, zulme ve haksızlığa boyun eğmeyen, tek başına dahi kalsa korkusuzca hakkın ve hakikatin yanında saf tutabilen bir zihin ortaya çıkmalıdır. Bu minvalde bir okuma, hakiki olandır ve gerçekten cesur yürek olmayı gerektirir. Ne mutlu okuma ve düşünmede zihnine vurulan prangaları kırarak mankurt olmaktan kurtulup özgürleşenlere... Ne mutlu cesur yürek olabilenlere...

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Nimet Rüştü Bilmener 01 Aralık 2021 23:30

    Okuma yapmak ne demek? Okuma nasıl yapılıyor birader. Yoksa Türkçe öğretmeni misin?

  • Erdal K. 12 Temmuz 2020 03:55

    Kitap okumanın insanın birey olmayı gerçekleştirme yolundaki en önemli argümanı olduğunu farklı boyutları ile ele alan ve özeleştiri de içeren samimi bir yazı olmuş. Tebrikler. İlgi ile takip ediyorum.