Kırk Yıllık Hatır…

Kahvenin halk dilinde kırk yıllık hatırının olduğu içenin ve yapanın söyleminde yer aldığı gerçeği güzel bir deyişin ürünü olması elbette güzel… Kırk yıllık hatır, çok uzun vadede kahve içmeyi de masa da bırakmaya neden olabilir tabi. Burası ayrı bir konu… Diğer yandan kahveyi nereden ithal ettiğin ve nerede içtiğin önemli gibi gözükmekte.

 

Geçelim konunun aslına.

Tropikal bir ürün olma özelliğine sahip olan kahvenin tarihi insanlık tarihi kadar uzun bir sürece dayanmaktadır. İnsanlığın türevleriyle birlikte çeşitli kahve türlerini elde edip bazen kültürel yapı ve şartlara göre sabah, öğle, akşam vakitlerinde tüketildiği gerçeği günlük yaşamın rutinleri arasında çoktan yerini almıştır. Uzmanların ifadeleri dikkate alındığında sağlığa fayda ve zararları olup olmadığı dikkate alınması insanlığın geleceği adına elbette önemli. Kahvenin fayda ve zararlarını anlatmaktan ziyade uzmanından dinlemekte fayda var.

 

Kahveyi nereden ithal edelim derken, kahve tüketim kültürü ithal ürün olma hasebiyle, halk arasında ki kırk yıl hatır meselesi, kapitalizm düzeni içerisinde çağlara meydan okuyacak gibi gözükmüyor. Kapitalizm söylemleri ve sanayi devriminin perçinleştirdiği, bu süreç menfaatperest söylemlerin, çıkar odaklı bir yapı meydana getirdiği gerçeği, kahvenin ithal ürünü olup olmamasından ziyade, kapitalizmin bir ürünü olmaya doğru yol aldığı gerçeği, toplumsal dönüşüm ve değişimin, kuşaksal bağlamında yerini belirlemektedir.

 

Kahveyi ithal ettiğimiz değişmez bir gerçek elbette, tropikal iklim şartlarının hâkim olduğu alanlarda yetişmesi, ülkemizin Akdeniz iklim kuşağında yer alması, ithal edilmesinde en önemli gerekçe tabii…

 

İthal ürünlerinde çoğunlukla hepsini bir kabın içerisine yerleştirmeden, geldiği toprakların kültür taşıyıcılığında bulunduğu da unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Geldiği toprakların kültürünü, kendi kültürel hamurun içinde yoğurup, bize has bir kahve olma özelliğini de kazandırdığımız doğru. Türk kahvesi… Kahvenin sosyolojik kültür de yerini alması sahiplenme durumu, ithal ürünlerde elbette yukarı da ifade ettiğim gibi, kendi içerisinde değişim ve dönüşüm göstermektedir. Bu dönüşüm toplumsal gelişim ve dönüşümle doğru orantılıdır.

 

Kapitalizm ve sosyolojik yapı içerisinde elbette yeni bir takım söylemler geliştirilebilmektedir. Kendi içerisinde konuya bir parantez açmakta fayda var. Son dönemlerde özellikle ortaya çıkan X,Y,Z gibi kuşak ifadelerinin ortaya çıkması, aslında matematiksel bağlamda değer verilmesi gereken ifadeler gibi gözükmekte… İfadenin tanımsız kalması başlı başına elbette bir problem… Tanımsızlığından kaynaklanan bir takım problemlerin, kapitalizm düzen içerisinde nereye evrildiğini görmek, uzun bir sürece gerek kalmadan kendini gösterecektir. Başkasının tanımlaması, ithal edilmiş bir ürünün kendi kültürü içerisinde kendine yabancılaştırılması çok da doğru olmayacaktır. Üstat Sezai Karakoç’ un; “Z kuşağı diye bir şey yoktur.” yazısını okumakta fayda var.

 

Geçelim kahve meselesine,

Kahvenin dahi toplumsal yapının getirdiği bir takım söylemlerden nasibini alması ithal edilen ürünün türevlerinin de ithali, beraberinde söylem ve kahvenin yapılış eylemlerinde değişikliklerin olması, nesilden nesillere aktarımında, kimin ne kadar geleneksel geçmişle olan bağı ve kapitalizm ile olan bağı arasında, tropikal bir ürün olan kahvede dahi kendi yerini hissettirmektedir.  Kapitalizm içerisinde dahi kahvenin, hala yerini koruma gayretinde olması, nerden ithal edildiği ile ithal edilen kahvenin, edildiği yerin kültürünü bulunduğu yere taşıması, “kahveyi nerden ithal edelim ile kahveyi nerede içelim” sorularının kendi içinde bir anlam barındırması kendi cevabını kapitalizm içerisinde belirleyecektir. Uzatmadan ,

 

Kahvenin yetişme alanları ve kahveyi ithal ettiğimiz ülkeler daha çok tropikal iklim şartlarının hâkim olduğu ülkelerdir. Bu kısmı siz araştırırsınız. Kalın sağlıcakla.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.