Trafikte, asfalt yol üzerinde hızı biraz daha azaltmak ve can güvenliğine ve trafik kurallarının sağlanmasına yönelik yol üzerindeki küçük, bazen de büyük ve parke taşlarından oluşan yapılar mevcut. Kullanılan aracın fiziksel yapısı da dikkate alınarak sürücülerin ya da araç sahiplerinin geçmek için daha engin yerleri kullanmaya çalıştığı ya da aracına zarar verir; düşüncesiyle başka bir yolu kullanmaya çalıştığı da yer yer yaşanmakta ve görülmekte… Tabi kamu spotu niteliğinde şunu da ifade edelim. Kurallara uymakta fayda var.
Fakat gerçeği ve mecazı konuşmadan önce şu bilgiyi de burada paylaşalım; olur da bir nebze katkı sağlamış oluruz. Gerçek şu ki; bir kaldırım bir ülkenin gelişmişliği hakkında bilgi verir; desem çokta şaşırmazsınız umarım. Kaldırımın yükseltisi yol seviyesinden şehir coğrafyası adına, o ülke de, ilde ve yaşanılan yerin kültürel seviyesi ve gelişmişlik şartları hakkında fazlasıyla bilgi sahibi olmanızı sağlayabilir.
Şöyle, ifadesiyle devam edelim konuya… Bir açıklamaya muhtaç olması konunun söylenenlerin hem anlaşılmasını hem de ciddiyetine dair bir veri ve kayda değer bir mevzu olduğu gerçeğini yansıtır. Bazı yerlerde, yayaların yürümesi için ayrılan kısım daha çok yolun kenar kısmına şerit bir çizgiyle çizilip, belirtilir. Ve sürücü şu mesajı alır; burası yaya yolu, fakat bazen de yerden yükseltisi yarım metreyi bulan bir kaldırım ile yaya yolu belirlenir; buna rağmen can kayıplarının ya da park etme durumları ile karşı karşıya kalınabilir. Buradan bir gelişmişlik şartları ve o şehirde yaşayan insanların kültürel donanımı ya da ehliyet veren kurumlardaki dersler ve yerel yönetimlerde yapılan işlere dair nitelikler gibi şehir coğrafyası adına birçok bilgiye ulaşılabilir.
Konunun devamına dair, konuşmaya devam edelim…
Yerleşim birimleri üzerine elbette bütün asaletiyle, her şehrin bir yanını yasladığı köyler de şehir coğrafyasının gerçekliğini oluşturur. Beşeri coğrafyanın, insana dair faaliyetlerinin ve bir köy yerleşmesinin mahalle kavramına konu olması, köy kavramının ihtişamını unutturmuş gibi gözükmemekte. Çünkü köyün sosyolojik değerleri mahalle kavramının içinde bir erime sürecine girmediğini ve belediyecilik faaliyetlerinin aktif olduğunu bilmekte, bir yönüyle de şehre fayda sağladığını da söyleyebiliriz.
Köy ve şehirler üzerine ve bir şehrin coğrafi yönünü oluşturmanın aslında bir toprak yolda yürümek gerektiğini bilerek konuya devam edelim. Çünkü şehrin çekirdeği aslında tarihsel yönüyle bakıldığında köylerdir. Bir köyün kerpiç yapı birimleri ve yeni neslin göç etmeye yüz tutmuş ve bir diğer yönüyle emeklilik döneminin hayali olan, köye bir ev yaptırıp, sessiz sedasız bir köşeye çekilen betonarme birkaç ev… Kerpiç evler yorgun… Ve ne garipse hep bir köşesi eksik kalır evlerin… Sanki göç edip gidecekmiş gibi… Yerleşik hayata alışamamışlık durumu mu olsa gerek bu.
Sosyolojik yönü itibariyle ve bir dönemin filmini çekmek, köyünden göç eden insanların şehirlerde hayatlarını idame ettirmesi ve şehirde doğan çocukların beklentisi, hayali ve çevreye uyumu, geleneklerine ve göreneklerine bağlı bir aile ile şehrin çıkmazı arasında kalmış gibi gözükmekte… Sonrası güya bir kuşak meselesi oldu.
Bir kasisten, bir şehrin coğrafyasına ve sosyolojisine kadar geldi konu…
Hulâsa-i Kelâm… Her kasis bir engel değildir. Yavaşlamak, anlamak ve gözlemlemek gerekir.
Sağlıcakla…