Eğitim-Öğretim ve Mutluluk

Okullarda, belirlenen müfredatlara göre yıllarca eğitim-öğretim yapılıyor.

Öğretmenler kendisine çizilen müfredata göre hareket ediyor.

 Öğrenciler en az 10’a yakın dersten başarılı olmaya çalışıyor.

 Başarı, teste dayalı ve diğer sınavlardan yüksek not almakla ölçülüyor.

 Maalesef öğrenciler ve çoğu öğretmen buna inandırılmış.

 En iyi test çözen öğrenci ve öğretmen kendilerini en başarılı olarak görüyor.

Bireyi sadece bir test üzerinden değerlendirmek ve onu başarılı saymak eğitim-öğretim sisteminin bir hastalığıdır.

 Zira insan bir makine değildir.

Gülen, seven, ağlayan, üzülen, hayal kuran, düşünen bir varlık.

Hayatta bir şeyleri başarmak için yaşaması gereken değil,hayatı mutlu ve huzurlu yaşaması için başarılı olması gereken canlıdır.

Bu hastalıktan kurtulmak için eğitim öğretimde bu özellikleri dikkate alarak bir insana bir bütün gözüyle bakılmalıdır.

Kişiye bir şeyleri yapması, başarması gereken bir varlık olarak bakmaktan kurtulmak gerekiyor.

Bunun yerine kişi neyi öğrenirse, yaparsa mutlu ve başarılı olur prensibini öncelemek şarttır. Bir insan birçok dersi, mesleği yapabilecek kabiliyette olabilir, fakat burada önemli olan sevdiği ve kendisini mutlu ettiği alanı seçmesidir.

Kişinin sevmediği ve mutlu olmadığı bir alanda başarılı olması anlamsızdır.

Kendi içinde mutlu olamayan bir kişinin dışarıda iyi bir doktor, mühendis, avukat olmayı başarmasının bir ehemmiyeti yoktur.

Kaldı ki başarsa dahi iç mutluluğu bulamadığı için bu meslekleri faydalı bir şekilde icra edemez.

Unutmamak gerekir ki hayattaki en önemli başarı, mutlu olabilmektir.

Bundan dolayı okullardaki eğitim öğretimin paradigması öğrencinin sevdiği bir alanda ve hayatta mutluluğu elde etmesi üzerine inşa edilmelidir.

Doğrusu bu konundaMillî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un söylemleri beni ümitlendiriyor.

Onun soru çözen değil, sorun çözen, üreten, ilgi ve kabiliyeti öne çıkaran, öğretmene ve öğrenciye değer veren, hayatla barışık, okulun dışına çıkan bir eğitim modelinden bahsetmesi oldukça çağdaş bir yaklaşımdır.

Sayın Selçuk’un, söylemlerini hayata geçirebilmesi Türk millî eğitimi için büyük bir kazanç olacaktır.