Edebiyatımızın Kara Kutusu: Psikoportreler

Türk edebiyatının en kapsamlı portre kitaplarından Son Dönem Türk Edebiyatı Psikoportreler’i 2014’te, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatından Zıt Kutuplar’ı 2015’te, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatından Renkli Psikoportreler’i 2016’da yayımlamıştım. Doğrusunu isterseniz kitapların okurlar ve akademik çevreler tarafından beklentimin üstünde ilgi görmesi beni bir öğretmen olarak çok mutlu etti. Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamalarında genelde ilk sıralarda yer alan Harvard, Stanford, Princeton, Chicago, Columbia ve New York üniversiteleri ile dünyanın en büyük, en önemli kütüphanelerinden Amerikan Kongre Kütüphanesi (Library of Congress) Psikoportreler seri kitaplarını kütüphanelerine dâhil etti. Türkiye’de de başta İstanbul ve Hacettepe üniversiteleri başta olmak üzere bazı üniversiteler Psikoportreler kitaplarını kütüphanelerine aldı. Bunların yanında Son Dönem Türk Edebiyatından Psikoportreler, İstanbul Üniversitesinde Deniz Gözde Avucu tarafından yapılan “Yeni Türk Edebiyatında Portre Türünün Gelişimi” adlı yüksek lisans tezinde incelendi. Bu ilginin verdiği heves ve cesaretle öncekilerin devamı niteliğinde olan Millî Edebiyat Döneminden Elit Psikoportreler ve Tanzimat, Servet-i Fünun, Fec-i Ati Dönemlerinden Özgün Psikoportreler kitaplarını hazırladım. Bu kitapların da aynı şekilde ilgi göreceğini umuyorum.

Kitapları hazırlarken kendimi şair ve yazarların yanında gibi hissettim. Kimiyle sevindim, güldüm, kimiyle de üzüldüm, hüzünlendim, şaşırdım, kızdım ve hayretler içinde kaldım. Ama onları, horlamadım, ötelemedim, aşağılamadım, olduğu gibi kabullendim. Onların normal insanlardan çok farklı ve aykırı psikolojilere sahip olduklarını gördüm. Şair ve yazarların en mahrem yönlerini “Bilimde ayıp olmaz.” ilkesinden hareketle herhangi bir şekilde sansürlemeden verdim. Kitaplarda şair ve yazarlarla ilgili detaylı, belki de daha önce pek bilinmeyen, magazinzel, çarpıcı, şaşırtıcı, ayıp, günah, haram, yasak, aykırı, tuhaf, gizli, gizemli, tartışmalı birçok bilgi bulunmaktadır. Bu bakımdan kitaplar, Türk edebiyatının kara kutusu niteliğindedir. Söz konusu kara kutu bilgilerinin yanlış anlamalara, tartışmalara yol açabileceğini düşündüğüm için çoğunu kaynaklardan yoğun alıntılar yaparak vermeyi tercih ettim. Böylece hem bu bilgilerin kaynaklara dayandığını göstermek hem de şair ve yazarların kendi özgün ifadelerini ve üsluplarını, doğrudan okura yansıtmak istedim.

Kara kutu bilgilerine ulaştıktan sonra bazı yanlışlara düşmemek gerekir. Öncelikle şair ve yazarların bir dönemde ortaya koyduğu bazı tuhaf, şaşırtıcı gelebilecek hal ve hareketlerine, düşüncelerine bakarak onları kınamak, aşağılamak, yaftalamak doğru değildir. Bunun yerine onların nasıl değiştiklerini gözlemlemek, hayatlarının tamamından hareketle bir değerlendirme yapmak, daha makbuldür. Böyle bir yaklaşım okuru; hem sanatçıyı, onun yazdığı metni hem de bulunduğu toplumu anlamaya, kavramaya götürecektir. Bunların yanında sanatçıların bizlere zayıf gelen, uymayan davranış, duygu ve düşüncelerinin eser ve düşünce üretmelerinde onların en güçlü tarafları olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız.

Ayrıca şair ve yazarların genelinde birbirlerini beğenmeme özelliği vardır. Birbirlerini takdir edenlerin sayısı çok azdır. Bu nedenle birinin söylediğine bakarak diğeri hakkında kesin hüküm vermek doğru değildir. En doğrusu şair ve yazarların birbirleri hakkında söylediklerini ihtiyatla karşılamak, başka kaynaklardan araştırmak, bunlar da yapılamazsa en azından kişisel görüş olarak kabul etmek gerekir.

Kitaplarda anlatımın açık, sade, sürükleyici olması için öğretici, açıklayıcı, betimleyici ve öyküleyici anlatımları iç içe geçmiş biçimde kullandım. Kitapların akademisyenlere, öğretmenler, lise ve üniversite öğrencilerine ve ilgilenen herkese faydalı olmasını diliyorum.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.