Bir Fotoğraf, Bir Doğa Ve Bir Şehir.

Değişimin kendi içinde var olan dönüşümünü daha net nerede görür insan… Çok uzaklarda aramak, yani beynin uzun ve kısa süreli belleğini şöyle uzunca bir yoklamak doğaya dair… Ve arkasından bir vakitler burası böyle idi, ya da ciddi bir değişiklik ve değişikliğin getirdiği dönüşüme hayretler içinde şahitlik etmek ve bir fotoğrafta, bir doğaya ve bir şehre dair düşünmek.

 

Şehir coğrafyasında, ilk dönemlerden bu yana bir şehrin kurulma düşüncesinin var olduğu alanların, bir fikrin ürünü olduğunu unutmamak gerekir. Akarsu kenarlarının öncelikli alanlar olması, savunmaya elverişli olması temelde yer eden düşünceler arasında, diğer yandan ticaret yollarının kesişim alanı olması bir şehrin kurulmasında önemlidir. Tabi daha da önemlisi sürekli yerleşme düşüncesi… Bu düşünce tarzı göçebe milletlerde çok yer edinmeyecektir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir bura da göçebe bir yapıya sahip olmakta tamamen, günü birlik yer değiştirme bağlamında anlaşılmasın… Günün şart ve koşullarında en uygun yerde konaklamakta yadsınamayacak derece tarihte ayrı bir değer yargısı ve bulunduğu coğrafyanın şehirleşme sürecinde etkisi yok sayılamayacak kadar fazla olduğu bilinmelidir.

 

Bir şehrin tarihi, şehir olma sürecinde bırakılan kültüre has ve kültürü temsil eden eserlerle değerlidir. Bulunduğu doğal koşulların sürece olumlu katkısı elbette fazla. Doğanın sunduğu ürünlerin işlenip, bir sanat eseri haline getirilmesi günümüz coğrafyasında konaklama sürecinin işlevselliğini artırmaktadır. Akarsuyundan ağacına, ağacından meyvesine ve kartpostallara konu olacak kadar doğal güzelliklerinin olması şehrin şehirleşme sürecinde önemli. Şehirleşmenin tabi günümüz diliyle kapitalist bir anlayışla işlevselliğinin artırılması ile insanın yaşadığı coğrafyanın ürünü olması arasında ki anlam kopukluğunu anlamlandırmak mümkün değil. Böyle bir anlamlandırma süreci kendi içinde eksik kalmakta… Eksik kalan kısmı biraz da bir şehrin kurulmasında söz sahibi, ilimle tarihte söz sahibi olmuş şahsiyetlerin etkisini yok saymak gibi… Yok, saymak baştan sona var olan ürünün diğer etkenlerinin dışında ilmi ve başta dediğim gibi bir fikir ve bilginin ürünü olduğu durumunu ortadan kaldırmaktadır.

 

Diğer yönden doğanın sunduğu imkânlar üzerinde de şöyle bir fikri temel de gezinmenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Yerleşim birimlerinin oluşturulması, köy altı yerleşmelerinin kurulması doğanın var olan durumu dikkate alınarak yapılması, yerleşim birimlerinin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır. Sağlık önemli, yani bura da toprak türünden, dağlık arazinin uzanış doğrultusunun, fay hattının varlığının olup olmamasından, arazinin horizonlaşma, sürecinde etkili olan dış kuvvetlerin teknik gözle incelenmesi, hem doğanın sunduğu imkânların daha sürekli hale getirilmesini hem de doğa dan izler taşıyan insanın, süreç içerisinde bulunduğu coğrafyaya uyum sağlamasını kolaylaştıracaktır.

 

Fotoğraf kısmına gelince, değişime ve dönüşüme şahitlik etmenin en kolay yolu gibi durmakta. Beyinde kısa ve uzun süreli bellekte deforme olan, süreç içerisinde erozyona uğrayan, bir fotoğrafın dijital bir aletle, hafızasında saklamak karşılaştırma ve kompozisyonun da önemlidir. Tabi bazen bir ressamın boyaya batmış, bir fırçasında anlam bulur.

 

Sonuçta… İlmi ve fikri bazda değişmek ve bu değişim insanın yaşadığı yere benzerliği kadar, değişimin insandan kaynaklandığı bilerek, yaşadığı yeri biçimlendirirken, var olanın kıymetini bilerek inşa etmesi, değişime ve dönüşüme tabi olması, temeli olan yapının ilerlemesinin daha kolay olduğunu düşünerek yol alması gerektiğini düşünüyorum. Olmayanı inşa etmek uzun bir süreç, var olanı yaşatmak, tarihe ve coğrafyanın kendisine olan saygısıdır. Doğanın şartlarını dikkate almakta, insanın karşılaşacağı olumsuzlukları en aza indirmesi demektir. Sonrası belli zaten bir fotoğraf… Fotoğraf gezmek, görmek uzunca bir gözlem ve beğeninin ürünüdür.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.