Bu başlık altında kaç Bayram yazısı yazdım hatırlamıyorum ama her bayram hissettiklerim hep aynı çünkü dünya üzerinde dinmek yerine artan zulümler, zulümleri uygulayanlar ve zulme uğrayanlar hep aynı bu yüzden başlığı aldığım ezgi geliyor aklıma
“Hiçe sayılıyor hak dini İslam
Kan gölüne döndü bak Afganistan
Bayram mı olurmuş gözyaşlarından
Bayramsa bayramınız mübarek olsun
Onulmaz yaralar merhem beklerken
Ayasofya mahkûm feryat ederken
Kudüs boynu bükük masum bakarken
Bayramsa bayramınız mübarek olsun.”
Bayramlar neşe ve sürür günleridir. Bayramlar Allah’a kulluk şuurunda olanlar için zikir ve ihsan ile geçirilmesi gereken müstesna zaman dilimleridir.
Bayramlar Allah’ı bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, aynı kıbleye yönelen, aynı esaslara inanma nimetini yüreklerinde bulup, aynı heyecanı taşıyan Müslümanların dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar sevinçlerini mutluluklarını paylaştığı mukaddes günlerdir.
Bayramlar müminler olarak bizlerin birlik ve beraberlik şuuruna ermemizin gerektiği kutlu mevsimlerdir. Bayramlar müslümanların arasının açılmasına ve toplumda birlik ruhunun zayıflamasına sebep olan kin, nefret, haset ve düşmanlık duygularının kalplerimizden sökülüp atıldığı bunların yerine sevginin, kardeşlik ve birlik duygularının yerleştiği, dargınlıkların öfke ve husumetlerin sona erdiği ulvi anlardır.
Hz. Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin tef çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı.
Hz. Ebu Bekir, Resulullahın evinde böyle şey yapılmasının uygun olmayacağını bildirerek, onların susmalarını söyledi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hz. Ebu Bekir’e
''Onlara mani olma!
Her kavmin bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir buyurdu.''
Bayram birliğin, beraberliğin, hoşgörünün, sevginin dostluğun, muhabbetin ve sıla-i Rahim-in adıdır.
Tabi şimdi benim yaşta olanlar veya yaşı benden büyük olanlar derinden bir ah çekip hani nerede o eski bayramlar?
Diye üzüntü duyacaklardır.
Gerçekten de öyle değil mi?
Nerede o eski bayramlar.
Arefe günü arafalık toplanır, Geceleri damlardan çepük asılırdı.
Sabah bayram namazı kılınır, ardından büyüklerimizin bizlere aldığı geceden yatağımızın başucunda sakladığımız yeni elbiseler giyilirdi.
Büyüklerin elleri öpülür harçlıklar alınırdı.
Sonra sokağımızdaki, mahallemizdeki ve köyümüzdeki evler bir, bir dolaşılır büyüklerin elleri öpülür hayır duaları alınırdı.
Kısacası sevginin, kardeşliğin ve muhabbetin doruğa çıktığı günlerdi o eski bayramlar.
Hele bayramdan önceki iki günün heyecanı daha bir başkaydı.
Köyde kamıştan yapılmış çepüklerimiz vardı.
Gece evlerin bacalarından salardık aşağı ev sahibi bayrama hazırladığı keklerden çöreklerden koyardı içine bir güzel karın doyururduk.
Gündüzden de mutlaka adettendi hamama arkadaşlarla gidip akşam berberde saçları yaptırmak.
Yapılan saçlar bozulmasın diye sabaha kadar yatılmazdı.
Hey gidi günler hey.
Nerede o eski bayramlar.
Deyim yerindeyse tadı tuzu bambaşkaydı.
Tebrik kartları önceden doldurulur şehir dışındaki eşe, dosta postalanırdı.
Şimdilerde bayramların adı kaldı.
Bugünlerde ise adı kalan bayramlarda gitti elimizden insanlığımızdan çıkışımızın bedelini ödediğimiz bir virüs ile imtihandayız.
Kabe sessiz,
Camiler cemaatsiz kaldı.
Rabbimiz bizi beytine kabul etmez oldu.
Bayramımız dahi namazsız kaldı.
Tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen corona virüsü salgını sebebiyle, evimizde geçirmek durumundayız.
Bu salgın sürecinde insanlık olarak zorlu bir imtihandan geçiyoruz.
Umuyorum ve diliyorum ki bu salgından ders çıkarırız.
Kısacası şimdilerde bütün bayram değerlerinden yoksun hüzünlü bir bayram sevincini yaşıyoruz.
Bayram gelmiş neyimize Doğu Türkistan’da, Filistin de, Suriye de, Somali de,Mısır da, Irak da Arakanda ve dünyanın her köşesinde Müslümanlar inim, inim inlerken nasıl bayram edelim.
Dünya da zulüm arşa dayanmış.
Zalimler mazlumları ezerken nasıl bayram edelim.
Küffarlar Müslüman kız çocuklarına tecavüz ederken, Mazlumlar medet Ya Rabbi Al canımızıda bu namussuzluğu görmeyelim diye yalvarırken nasıl bayram edelim.
Edepsizlik ve ahlaksızlık İslam ümmetini kuşatmışken nasıl bayram edelim.
Emperyalist ve Siyonistlerin postalı altında Müslümanlar inim inim inlerken nasıl bayram edelim.
Birileri bir dilim ekmeğe ve bir yudum suya muhtaçken biz israfda haddi aşmışken nasıl bayram edelim.
Ya Rabbim tuttuğumuz oruçları kabul buyur.
Her şeye rağmen cürmümüz ile senin rahmetine sığınarak senin kapına geliyoruz.
Hz. Peygamberimizin, Resul'u Nebinin öğrettiği dua ile sana yalvarıyoruz.
Sen Affedicisin ..
Affetmeyi seversin..
Bizi de affeyle.
Yüce Mevla’m bizler aciz ve günahkar kullarınız.
Hüzünlerimizi hâyrâ çeviren ALLAH’ım..!
Dilimizi duâsız,gönlümüzü sensiz bırakma.
Bayramsa bayramımızı mübarek eyle.
Âlem-i İslâm’a rahmet su gibi aksın,
BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Evleriniz cennet kokusu gibi koksun,
BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
(A. Karakoç
Ağzına, imanlı yüreğine sağlık muhterem. Bir müminin hissettikletriyle dopdolu bir yazı. Rabbim dualarımızı tövbelerimizi kabul buyurur inş. Çıkarız aydınlığa. O RAHMAN ve Rahim. Kulunun dualarını kabul edendir. Selam ve dua. selami ÇELEBİ MİLAT gzt Manisa tem.
Bizler bugün bayramı yaşayamıyor bugün camileri boş bırakıp ibadet edemiyoruz.. Nasipse yarin bu yasadiklarimizi unutacagiz. Dünyanın dört bir yanında Zulüm gören müslüman kardeşlerimiz bacılarımız büyüklerimiz yıllardır zulüm içerisinde şehadet getirmekte kanları ve göz yaşları dokulmekte, soru şu yarın bizler ne yapacağız ve nasıl davranacagiz