Evet Kıymetli Dostlar
Yanlış okumadınız…
Siyasetin maalesef en büyük düşmanı AIDS virüsü.
AIDS insana ilişki yoluyla bulaşan bir virüs olarak bilinir. Lakin bu virüsün en önemli özelliği insan vücuduna girdiğinde küçük bir zar şeklinde olup etrafının KALIN BİR YAĞ tabakası ile kaplı olmasıdır. Bu virüs gün geçtikçe büyür ve etrafında bulunan yağ zırhından dolayı vücudun tamamına egemen olur. Sonuç ise o yağ zırhını yıkamayan vücut AIDS’e artık tamamen teslim olur.
Siyasette de durum maalesef bu şekildedir. Bir kere siyasete girmiş olmanız demek kuracağınız arkadaşlık, dostluk ilişkileri ile bir nevi AIDS virüsüne kapı aralamışsınız demektir. Siyasinin artık bu süreçten sonra atacağı her adım daha dikkatli olup kendisini himaye altına almaya çalışan o yağ tabası olarak adlandırdığımız çevresel virüsten bir şekilde arınması gerekmektedir. Zira o zırh delinip atılmadığı sürece siyasi burada tamamen etkisi altına girdiği yağ tabakasının fikri ve zikri ile hareket ettirilecek zamanı geldiğinde ise virüs işi bitmiş bir şekilde o siyasiyi bir kenara atarak kendine etkisi altına alacağı yeni bir kan, yeni bir vücut arayacaktır.
Aslında her şey bu kadar basit!
Tıp çok ilerlemiş olsa da asıl rolün irade de bittiğini gözlemleyebiliriz.
Toplumun bir AIDS hastalığı gibi siyasinin içine işlemesi ve siyasininde şekilden şekle dönüşmesi maalesef toplumun yarattığı bir profildir. Aslında burada siyasinin ayna görevi gördüğü ve çevresinin de şekilden şekle girme profilini bariz yansıttığı kaçınılmaz bir gerçektir.
Buna istinaden siyasetçi çevresine göre evrimleşen bir toplum insanı pozisyonuna dönüşürse her zaman kaybetmeye mahkumdur.
Çünkü;
Siyaset bir DURUŞ, bir İRADEDİR.
Bir AMAÇ, bir İDEOLOJİDİR.
Siyaset bir DAVADIR.
Siyaset bir İNANÇ MESELESİDİR.
Bir MEMLEKET, bir MİLLET’TİR.
Siyaset bir HİZMETTİR.
Siyaset Cennetin kapısını aralayan iki dudak arasındaki HAYIR DUA’dır.
SİYASET ASLINDA YAPABİLENE İYİLİĞİN TİMSALİDİR.
Öyle değil midir ki iyinin şeytanı çok olur?
&&&
Gelelim bu tür bir yağ tabakasına yenik düşen Erzurumlu tekaüt bir Başkana…
Hani şu kendi iradesi ile oluşturduğu onu var eden olarak nitelendirilen, benim nezdimde ise bizzat onu yok ettiren yağ tabakası…
Çok görmemek lazım.
Kısa bir süre önce etrafında üç beş kişiden fazla bir birey olmayan bu isim adeta hayattan öç alma adına maalesef kendi sonunu bu şekilde hazırladı.
Öyle ki o virüs onu o kadar güzel besledi ki İstanbul’da yedi tane tepe vardı, sanırsınız onun gelişi ile SEKİZ TEPE oldu…
Önceleri haberinin geçmesi için bir gazeteye ricada bulunan bu başkan o kadar hırsının kurbanı olmuş ki o gazete onun gözünde gazetecik bile oluverdi. SİYASETÇİ NE YAPTIĞINI FARK EDEMEDİ.
İlerleyen günlerde yargıda hesap verecek tekaüt başkanın ağzı küfür kusan tekaüt virüsleri ise vücudu o derece ele geçirmişler ki tetikçilik siyasinin gözünde neredeyse fedailik oluverdi. SİYASETÇİ BUNUDA FARK EDEMEDİ.
Bunlar yetmezmiş gibi ‘’LA – LU ‘’ diyerek meşhur olan sözde sanatçılar üzerinden gazeteye ve gazete sahibine algılar yapmaya çalışıldı. SİYASETÇİ BUNUDA FARK EDEMEDİ. Çünkü bu durum karşısında belki de gönlü okşandı.
Zariflikten her bir yanı oynayan, yazdığını kendinden başka anlamayan sözde bir gazeteciye ısmarlama bir yazı yazdırıldı. SİYASETÇİ BUNUDA FARK EDEMEDİ.
Akabinde artık bu virüs tüm vücudu ele geçirmiş olacak ki siyasetçi, sosyal medya da uzunca YALAN, yanlış itham ve ifadeler kullandı! MUHTEMELEN BUNUDA FARK EDEMEDİ.
Yazar sustu! Çünkü bir adı, topluma mal olmuş soyadı vardı. Aldığı onlarca destek telefonuna rağmen seviyesizlikten iğrençleşen tutuma cevap dahi vermedi.
Bu bir duruş meselesiydi.
Yazar karşısındaki kişi Başkan olduğu için değil!!!
KENDİ PARTİSİNİN MENSUBU OLDUĞU İÇİN, DAVAYA ZARAR VERMEME ADINA SESSİZ KALDI. Ancak siyasetçi BUNUDA FARK EDEMEDİ.
Eeee peki bu kadar şeyi fark edemeyen adamın sonu ne olacak dediğinizi duyar gibiyim.
31 Mart akşamına kadar fark etmemeye devam edecek…
Belki 1 Nisan günü koltuğuna gittiğinde yerinde başkasını oturur şekilde görünce nisan 1 şakasıyla karşılaştığını düşünerek, o günde olan biteni fark edemeyecek.
Lakin sonraki günler yağ tabakası eridikçe bir şeyler artık idrak edilmeye başlayacak.
Daha şimdiden yeni adayın sosyal medya hesabını incelediğinde sözde sevenlerinin hepsinin oraya kaydığını sessizce takip edecek.
Ama iş işten çoktan geçmiş olacak.
Peki sonrasında ne olacak?
Burak Codur yine burada duruşundan hiç bir şey kaybetmemiş biri olarak aynı yerde olacak.
Sahi merak ediyorum!
Sen?
Sen aynı yerde olabilecek misin?
Son olarak, yaptıklarından bir gün pişman olursan vatandaş olarak kapımın açık olduğunu bilmeni isterim.
Bizim için önemli olan Başkanlık, makam, mevki değil!
Bizim için tek gerçek var oda ADAMLIKTIR.