Turizm faaliyeti hususunda bir değil birden fazla yazı kaleme almak gerektiği niyetini taşımaya devam etmekteyim. Küçümsenecek bir faaliyet alanı olmadığını ve bu konu da yeterli bilgi birikim alanının hem ülkeler nezdinde hem de tarihsel yönden etkisi yadsınamayacak kadar büyük olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Neden mi? Aslında nedeni ülkelerin gelişmişlik şartları ve devamında ekonomiye etkisinin olduğu kadar bireyin kişisel gelişim aşamalarına da katkı sağladığı yönüyledir elbette.
Coğrafyanın bu konuda önemli bir bilim dalı olduğu da aşikâr. Çünkü yeryüzü şekilleri, iklim şartları doğa turizm faaliyetlerinin etki alanının çizilmesinde ve bireylere yönelik dünyanın olduğu kadar yöresel alanların da tanıtılmasında payı büyüktür. Sadece coğrafya mı elbette değil, tarihi anlamda kültürel birikim alanı coğrafya temelinde ayrıca önem taşımaktadır.
Burada önemli bir alan açmak ve bir konu hakkında detaylı konuşmak gerçeği gün gibi ortada… Bu alanın her bir metre karesinde yer edinecek temel ilke şu olsa gerek… Nedir şu olması gereken? Olması gereken “ turizm farkındalık eğitimi”… Tabi sonrasında birçok konuyu bu konu özelinde konuşabilir ve tartışabiliriz.
Turizm ve Farkındalık Eğitimi…
Bu arada bir tanımın çizgisel bağlamından devam etmeyeceğim. Tanımın dar kalıpları arasında konuyu boğmak ve konunun kırmızı çizgisini baştan oluşturmak olacaktır. Bu da sonuçta bizi eleştirmek, fikri temelde bir düşünceyi ortaya koymaktan alıkoyabilir. Çünkü değişen dünya şartlarında fikirler değişebildiği gibi, sıradanlaşmış düşüncelerin yerini, yeni fikir ve düşünceler alabilmektedir. Ve bu süreçte insanların beklentileri de turizm faaliyeti hususunda değişebilmektedir.
Farkında olmak ifadesinin ülkemiz ve birey nezdinde konuyu anlatmaya başlayacağımız yer şurası olsa gerek. Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada özelliği taşımaktadır. Toplam kıyı uzunluğu 8333 km. Ortalama yükseltisinin fazla olması, yeryüzü şekillerinin jeolojik manada yakın bir dönemde oluşması ve iklim şartları bakımından konumsal farklılıklar göstermesi dünya da turizm faaliyetinin beşiği olması kaçınılmazdır. Çok uzatmadan bunları biliyoruz, başka ne olması ya da olmaması gerekir diye düşünülebilir.
Aslında olmaması gerekenin anlatılmamış olması burada farkındalık eğitiminin temel yapı taşını oluşturmaktadır. Olması gerekenler sadece sosyolojik anlamda beynin çalışma sistemi üzerinden olmaması gerekenlerin gelenek görenek ve sosyolojik yapının dinamikleri dikkate alınarak işlenmesi farkındalık eğitimine katkı sağlayacaktır.
Son olarak şunu peşin bir ifadeyle söyleyebilirim. Kırsal kalkınma da turizm faaliyeti modeli hususunda kaynakları üç yıllık süreçte inceleme fırsatı bulduğumda dünya ve ülkeler nezdinde ne kadar önemli bir konu olduğunun ve gelir kaleminde kalkınmışlığa olan etkisini de istatistiksel açıdan görmek, konuyu daha cazip hale getirmektedir.
Netice de; kendi beyninin turisti olmak kişisel gelişim ve turizmin tanımı dâhilinde farkındalığın başladığı yer olsa gerek…
Sağlıcakla kalın…