Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en sık görülen ilk beş körlük nedeni arasında yer alan glokomun sinsice ilerleyen bir hastalık olduğunu söyleyen Medline Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, Dünya Glokom Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Glokomun ancak rutin kontrollerle saptanabilen bir rahatsızlık olduğunu anlatan Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, “Halk arasında “göz tansiyonu” olarak da bilinen glokom, göz içerisindeki sıvı basıncının göz sinirlerine hasar vermesi sonucu gelişiyor. Sinirlerde ilerleyen hasarın ileri evrelerde görme alanında kusur yaratması sonucu görmede azalma ve kalıcı görme kayıpları yaşanabiliyor. Bu rahatsızlıkta görme kayıplarına varan sonuçlar yaşanmasının en büyük nedeni ise hastalığın tanısında geç kalınması oluyor. Oysa ki düzenli kontrollerde kolayca yapılan göz tansiyonu ölçümüyle glokom saptandıktan sonra erken tanı sayesinde tedavi edilebiliyor” diyor.
Sebep yüksek göz tansiyonu
Hastalığın açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki ana grupta incelendiğini söyleyen Prof. Dr. Yaycıoğlu, “Açık açılı glokom, hastada herhangi bir şikâyete yol açmadan ilerliyor. Bu nedenle rutin göz muayenesinde 30 yaş üzeri hasta grubunda göz tansiyonu da mutlaka ölçülüyor. Kapalı açılı türünde ise hasta glokom kriziyle hekime başvurabiliyor. Şiddetli göz ve baş ağrısı, görmede bozulma, mide bulantısı hatta kusmaya bile rastlanabiliyor. Bazı hastalarda, göz tansiyonu normal sınırlarda olmasına rağmen yine de sinirlerde hasar gelişebiliyor. Bu grup “normal tansiyonlu glokom” adıyla ifade ediliyor. Bir diğer grup hastanın göz tansiyonu yüksek olsa da herhangi bir hasar vermediğinden ‘oküler hipertansiyon’ olarak tanımlanıyor” diyerek söz konusu hastaların bir kısmında yıllar içerisinde hasar gelişme riski olduğundan belli aralıklarla takip gerektiğini vurguluyor.
Tedavi gerekiyor
Rutin poliklinik muayenesinde ölçülen yüksek göz tansiyonu ile birlikte göz arkasının da değerlendirildiğini ifade eden Prof. Dr. Yaycıoğlu, “Bu noktada sinirlerde kayıp, görme sinirinde çanaklaşma gibi hastalığa özgü değişikliklerin fark edilmesi durumunda glokomdan şüphelenilerek ileri tetkikler yapılıyor ve bir bozulma fark edilirse tedaviye başlanıyor” şeklinde konuşuyor.
Hasar geri dönmüyor
Glokom tanısında geç kalınması, tedavinin gerektiği zamanda yapılamamasına yol açıyor. Zamanında tanı konup, tedaviye başlanılmazsa hastalık kalıcı görme kaybına neden oluyor. Tanı konulduğunda eğer gözde bir miktar hasar gelişmişse bu durumun kalıcı olabildiğini belirten Prof. Dr. Yaycıoğlu, “Tedavide amaç glokom tablosunun ilerleyişinin durdurulmasıdır. Ne yazık ki oluşmuş hasar geriye döndürülemiyor. Tedavi genellikle ömür boyu devam ediyor ve hastaların doktorun belirleyeceği belli aralıklarla kontrollerini mutlaka yaptırması gerekiyor” diyor.
Her yaşta rastlanıyor
Hastalık her yaşta görülse de özellikle ileri yaşlarda daha sık rastlanıyor. Ayrıca ailede glokom öyküsü olması, sigara kullanımı, diyabet hastalığı, migren, yüksek veya düşük tansiyon varlığı, uzun süre kortizon tedavisi alınması, göze alınan darbe hikayesi, miyopi veya yüksek hipermetropi halinde glokom gelişme riski artıyor. Bunların yanı sıra diğer bazı rahatsızlıklar veya kullanılan ilaçlar da glokoma sebep olabiliyor.