Soykırım, İnsan Eti ve Erzurum

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, 1915 olayları için ‘soykırım’ ifadesini kullanması büyük tepkilere neden oldu. Açıklamasında “Her yıl bugün, Osmanlı Dönemi Ermeni soykırımında ölenlerin hayatlarını hatırlıyor ve böyle bir zulmün bir daha meydana gelmemesi için kendimizi yeniden taahhüt ediyoruz.” ifadelerini kullandı. Tabi bu açıklama, içerideki ve dışarıdaki Türk düşmanlarını, bölücüleri mutlu etti. Hümanizm postuna bürünen sırtlan sürüleri de Türk düşmanlarının yanında yer aldı. Bu karara Türkler ve kendisini bu ülkenin vatandaşı olarak gören Türkiye sevdalıları ise haklı olarak şiddetli tepki gösterdi.

 

         Tarihsel olaylara bilimsel bakabilen tarihçiler çok rahat görecektir ki Biden’in bu açıklaması Türkiye’ye karşı tamamen siyasi operasyondur. Kaldı ki tarihsel olayları değerlendirmek siyasilerin değil, tarihçilerin işidir. Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştırmak isteyen devletler ve siyasi odaklar; soykırımın tüm dünya tarafından tanınması, ardından Türkiye’den tazminat, yapabilirseler de toprak koparılması peşindeler. 

 

         Şayet mevzu bir acı paylaşımı olsaydı sadece Ermenilerin değil, Birinci Dünya Savaşı’nda yok edilen milyonlarca Türk’ün ve diğer milletlerin de acılarını paylaşmaları gerekirdi. Oysa onlar, sadece Ermenilerin acılarını paylaşarak diğer acı çeken milletleri görmezden geliyorlar. Mesela Ermeniler, Ruslardan da destek alarak yaşadıklarını söyledikleri acılardan daha beterini Erzurum’da dehşet ve vahşetle Türklere yaşatmışlardır.

 

        Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak görev yapan Şevket Süreyya Aydemir, Erzurumluların yaşadıkları zulümlere tanık olmuştu:

 

 “Erzurum yolu üstündeki Cinis köyü karşısında Evreni köyünde kadın, erkek, çocuk bütün köylüler öldürülmekle kalmamıştı. Öldürülenlerin vücutları parçalanarak kollar, bacaklar, kafalar kasap dükkânlarındaki etler gibi duvarlara çivilere çengellere asılmıştı. Fakat bunları yapanların hırsları bununla da sönmemişti. Köyde ne kadar hayvan ele geçmişse mandalar sığırlar, davarlar, kümes hayvanları hatta köpekler öldürülmüş, parçalanmıştı. Yerlere serilmişti… Erzurum’da kan çılgınlığı son haddini bulmuştu. Şehrin galiba yarı nüfusu öldürülmüştü. Yalnız Gürcükapısı istasyonunda üç bin kadar ölü, bir odun veya kereste deposunda olduğu gibi intizamla âdeta zevkle dizi dizi, yığın yığın sıralanmış, istiflenmişti. Bunlar Erzurum şehrinin kadın, erkek, çocuk Türk halkındandı. Sıraların, istiflerin bozulmaması, yıkılmaması için boylarına, cüsselerine göre dizilen ölü sıralarının aralarına yerine göre ayrı ayrı boylarda çocuk yahut yaşlı ölü vücutları sıkıştırılmıştı. Bütün bunları yapanlar, belliydi ki yaptıklarından zevk alıyorlardı. Bu zevki mümkün olduğu kadar uzatmak, daha fazla tatmak istiyorlardı. Sonunda bu yığınları belki gazlayıp benzinleyip ateşe vereceklerdi. Bu yanan insanların buram buram göklere yükselecek dumanları karşısında belki de sarhoş olup tepineceklerdi… Erzurum’dan sonra kana, ölüye yahut çürüyen yanan insan eti kokusuna karşı hepimizde bir iç tıkanıklığı gelmişti…”(Suyu Arayan Adam, s.120, 121,122.)    

 

Savaştan sonra Erzurum’a gelen Ahmet Hamdi Tanpınar da Aydemir’in anlattıklarını teyit ederek bu şehrin çektiği cefayı ve çileyi etkili bir dille satırlara döktü:

 

 “Hiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi’nde geçirdiği tecrübenin acılığı burada olduğu kadar vuzuhla görülemezdi. Bu, eski ressamların tasvir etmekten hoşlandıkları şekilde ölümün zaferi idi. Dört yıl bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetler çekilmiş, ölüm her yana doludizgin saldırmış, seçmeden avlamıştı. Uğursuz tırpan durmadan bir saat rakkası gibi işlemiş, rast geldiği her şeyi biçmişti. Bununla beraber nüfusu altmış binden sekiz bine inen Erzurum, Millî Mücadele’ye ön ayak olmuş, Ermenistan zaferini idrak etmiş, yavaş yavaş sağ kalan hemşehrilerini toplamaya başlamıştı.”( Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, s. 31.) 

 

Bu satırlarda anlatılan ortak acı ve vahşet, hâlâ capcanlıdır. Bunları Erzurumlular gayet iyi bilir. 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.