Şiire; Kafiye Şartmıydı?

Bu haftanın yazısını edebiyatın kendi söylemi içinde, coğrafyanın ve beşeri coğrafyanın gündeminden uzakta; dünden bugüne şairlik isnadında bulunmadan, keyfe keder bir şiir yazalım ya da şiir denemesinde bulunma gayretiyle yazdığımız şiirin serbest metinlerinde, kafiye derdine düşenlerin olmasını istediğimiz kadar, şiirle şuur mantığının eşleşmesine de katkı da bulunmak ve tarihte bir önsöz niteliği taşımasa da edebiyata dair kalemi, kaleme almak derdiyle not düşmüş olalım istedim.

Şiire bir başlık yazılır mıydı ya da yazsaydım serbestliğine bir zeval gelir miydi? Zaten herkes kendi anlayışına, derdine birikimine göre anlamayacak mıydı? Kimin ne anladığından ziyade şairin ruh halini yorumlama ihtiyacı, üniversitelerin akademi kitaplarında, yerini alması ya da bir şair sıfatı yakıştırıp okunması galiba belleğe kaydını düşecekti.

İddia sahibinin ilk şiiri olmasa da son olma ihtimaliyle kayda geçsin. Tarihin yalan söyleme ihtimalini, yorumcunun, yormakla başladığı, yorumlama düşüncesine, yazıyla not düşmekte gerekliydi. Serbest şiirin serbesiyetini yorumlayanın yorumuyla da yeterli olmasa gerek, fakat kafiye şart mıydı şiirde o da ayrı bir mevzu olsa gerek…

 

 Öyleyse, şiiri de okuyucuya emanet edelim…

Bir derde düştüm; dermanını aradım;

Aradığım dermanın derdi karşıladı beni;

Issız beynimin çalar saati andırır sesinde…

Yetmez oldu, susmak

Cümleler kelimelere kifayetsiz kaldı da;

Ömür defterinin hikâyesinde;

Konuşanları dinlemek, kaldı bana…

Cümleye bir düz yazı mahiyetinde başlayıp

Hikâyelerin, derdime derman olmadığını anladığım gün;

Yola koyuldum.

Hikâyenin kahramanı bendim;

Çizgiyi ben çizdim diyebilme cüretini kim kendinde buldu.

Kader planın da yürümek,

Derdin dermanı imiş de insan anlayamamış galiba…

Konuşma bir kültürse, kimin ne kadar pay aldığını,

Herkes kendince hesapladı da,

Kalbin ıraktan yakına olan söylemini kimse anlamadı…

Ya işte, işte böyleydi dünya;

İnsandı bu çizginin muhatabı ve insan; sandı ki bir ben varım…

 

Yokluk ile varlığın hikâyesiydi bu

Masalların söylemsel kalıplarında;

Anlam bulur; bu hikâye

Bir varmış bir yokmuş meselesi bütün mesele

Ne idi derdi; dert otağına düşmüş olması mı?

Yoksa;

Masalın ilk cümlesine başlaması mıydı?

 

 

Kalın sağlıcakla…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.