Seküler Milliyetçilik Tuzağı

Tarihi, iktidarı,saltanatı insanlar arasında çevirip duran Allah'a hamd olsun...

Her devre şamil mucize bayanlarıyla müminler için bir kandil, beşeriyyet için bir mübeşşir ve uyarıcı olarak gönderilen efendimiz,sultânımız muhammed Mustafa'ya sonsuz Salât ve selâm olsun...

İnsanlar kelimelerle tefekkür ederler.Tefekkürün vasıtası kelime,kelimenin tezahürü de ifade ettiği manadır. Türkiye son 150 yıldır kelimeleriyle kasten oynanmış bir ülkedir.Kelimelerle oynamak fikirle, düşünceyle oynamak manasına geldiği için bir milleti dönüştümenin yolu da düşüncesini dönüştürmekten geçer. Bir milletin düşüncesini  dönüştürürseniz herşeyini dönüştürebilirsiniz."Bana okulları verin size istediğiniz herşeyi vereyim" bir diktatörün bu hakikati idrak ettiği kanaatindeyim. Cemil Meriçin "Kamus Namustur" sözünü türkiyede maalesef bilhassa müslümanlar yeterince idrak etmemiştir.Kamus yani sözlük,ona mana verenlerin bir silahıdır.Ve o silahla istediğiniz her şeye muvaffak olabilirsiniz.Zaten türkiyede oyanan her oyunun arkasında oynanmış kelimeler ve onunla bikerek oynayan sözde aydın/mğnevver kitlesi vardır.

Bunların vazifesi oynadığı kelimlerle toplumu istedikleri düşünceye kanalize edip,yapacakları ihanete zemin oluşturmaktır.Türkiyede tağut, hizmet, cemaat, davet, tebliğ, âbi gibi kelimeleri farkettiyseniz rahatlıkla müslümanlar kullanamıyorlar.Çünkü belli ideolojik çevrelerin bu kelimeleri tahrif ederek,aslî manasını bozarak kendi istedikleri gibi mana vermek suretiyle hayatımızdan çıkardıklarını görüyoruz.Kuranî ve islâmî birçok kelimemiz,birçok ıstılahımız elimizden sabun gibi yıllardır kayıp gitmektedir.Gide gide kelimesiz, dolayısıyla düşüncesiz,tefekkürsüz bir ahalî oluşmaya başladığına sokaklar şahittir.

Son zamanlarda bu tahrif edilen ıstılahlara bir yenisi daha eklendi ve bir tertip halinde toplumun önüne sunulmaya başladı.

SEKÜLER MİLLİYETÇİLİK

Batıda sekülerizm, Rönesans ve reform hareketleri neticesinde kiliseye karşı savunulan, ve onu imhaya kadar süren bir serüvene sahipken,türkiyede seküler anlayışlar tamamen kendi toplumsal çevrelerinde,cumhuriyetin ilk yıllarında yaygınlaşması başladı.İlk sekülerlerimiz gayet cesur, şeffaf bir şekilde batıdakine benzer bir anlayışla dini referansları ve ıstılahları reddeder bir biçimde kendilerini her türlü dini argümandan berî olduklarını beyan ettiler. Fakat milliyetçilik denildiği zaman, bu kelimenin arkaplanında millet ve milleti sevmek manası olduğunu herkesin bilmesi lazım gelir. Söz buraya gelmişken millet kelimesi üzerine durmak gerek."Millet" de az önce dert yandığımız, elimizden alınmış,manası modern dönemden sonra tamamen evrimleşmiş kelimelerimizden..

Kuranı kerim'de 15 yerde de DİN,ŞERİAT,HÜKÜM manasına gelen bu kelimeyi, modern dönemde ilk milliyetçilerimiz "HALK" manasına evirmişlerdir.

Burada münevverlerin toplumlar için ne denli ehemmiyetli oldukları umarım anlaşılmıştır diyerek bu mevzuyu başka bir makaleye bırakıyoruz.

 Bu çerçevede “el-milletü’l-İslâmiyye (el-milletü’l-Muhammediyye), el-milletü’l-Yehûdiyye, el-milletü’n-Nasrâniyye” veya “milletü’l-İslâm, milletü İbrâhîm, milletü’l-Mesîh (milletü’n-Nasrâniyye), milletü Yehûd (milletü’l-Yehûdiyye), milletü’l-Mecûs, milletü’s-Sâbie, milletü’l-hak, milletü’t-tevhîd, milletü’l-küfr” gibi tamlamalarda belli dinleri ifade eder. Kelime, muhtemelen daha sonraları kendisine sosyal bakımdan yüklenen anlamdan da etkilenip modern dönemde Batı’daki “nation” kavramının karşılığı olarak Türkçe ve Farsça’ya geçmiş ve bu dillerde tamamen sosyolojik ve siyasal bir içerik kazanmıştır.(1)

Tabii bu çarpıtmaların,dönüştürmelerin elbette bir amacı vardır.Milliyetçilik gibi islam ve kuran tandanslı bir kelimeyi,sekülerizm gibi batılı bir modelle birleştirme isteği,bilhassa vatan duygusuna sahip gençlerin,genç dimağların tefekkürünü başka taraflara kanalize etmekten başka bir şey değil.Bu sayede milliyetçiliği kültürden,dinden,gelenekten,tarih şuurundan, ve bin yıllık müktesebatımızdan  ve irfan dünyamızdan mahrum bırakmak ve bu gençliğin sekülerizmin acımasız dünyasına köle etmek oldukça kolay elde edilebilir...

Tabii burda suç kimin diye soracak olursanız yine bizdedir.Hakikisini ortaya koymadığınız kavramları başkalarının çarpıtıp,sizin gençliğinizi zehirlemesi kaçınılmazdır.O halde siz onlardan önce ve cesaretle kavramlarınızın hakikatini ortaya koymalı,anlatmalı,okutmalısınız...

Tabii neslinizi kaybetmek istemiyorsanız.

Vesselam...