Şehirler efsaneleri, masalları, hikayeleri, kültürel ve sanatsal eserleriyle hayat bulurken tüm bu elamanların ana öznesi insandır.
İnsan olmadan kültür, sanat ve medeniyetten söz edilemez. Bunun için güzel insanlar güzel eserlere imza atıp görevlerini tamamlamışlardır..
Hatuniye, Yakutiye, Ahmediye, Kurşunlu medreseleri, Ulu Cami ,Lalapaşa Murt Paşa camileri, Kırk Çeşme, Küçük, Saray, Hanım Hamamları, Cennetzade, Kamburoğlu, Hacılar Hanı maddi eserlere örnek olduğu gibi yaptıranlar rahmetle anılmaktadır.
Erzurum denince vakıflar akla gelir. Bunlar tarihi vakıflar ve günümüz de kurulmuş vakıflardır. Ebu Isak Vakfı da böyle bir vakıftır.
İşte bu vakfın uzun yıllar başkanlığını yapan Raci Solmaz bey şehrin maddi ve manevi yapısına katkı sunan güzel bir Dadaştı. Beyefendiliği, güvenirliliği ile toplumda saygınlık oluşturmuştu.
Raci Beyle tanışmamız 1980'lerin ortalarına doğrudur. Tebrizkapı Erzurum ticaretinin merkezi olduğu yıllarda o zamanki dükkânda tanıştık. Aradan geçen zaman içinde arkadaş olduk. Dost olduk. Konuştuk, dertleştik.
Ekonomiden, kültürden, Erzurum'dan, terörden birazda manevi konulardan konuştuk. Günün birinde Tebrizkapı'daki dükkânlar sökülünce Solmaz kardeşlerde yeni dükkânlarına taşındılar. Bu arada bizde bir gurup arkadaşla Cedit Mahallesinde "Akşam Cemaat Odası ve Kuran Kursunu" kurmuş, kütüphane oluşturmuş, imkânlarımızla Ramazanda fakir öğrencilere verdiğimiz iftarlarla meşgul olurken 1998 yılında kursu kapatmış, tüm mal varlığını, kitap, masa, tencere taabak takımlarını Ebu Isak Vakfına vermiştik..
1998 yılından sonra Ebu Isak Vakfının fakir ailelere verdiği yemeklerin sanırım ilk malzemeleri de bunlar olmuştu.
Raci Solmaz başkanlığında vakıf güzel işlere imza atıyor, hemşerilerimizin gönlünde taht kuruyordu. Bunda hiç şüphesiz Raci Bey ve arkadaşlarının fedakarca çalışmaları, etrafa güven telkin etmeleri, yetime, yoksula kol kanat germeleri olmuştu.
Yıllar ilerliyor, arkadaşlığımızda biraz daha ileriye gidiyordu. Bazı teklifler yapmıştı ama ben onlara fazla sıcak bakmamış daha iyi insanların bu işleri yapacağını kendilerine iletmiştim.
Bir sabah telefonla arayarak Ankara'dan misafirlerin geldiğini söylemiş, müsaitsen SSK kavşağındaki mağazaya gelmemi istemişti. Tereddütsüz gitmiş misafirler ile güzel bir söyleşimiz olmuştu.
Raci Bey misafirlerini tanıttıktan sonra gelenlerin TRT elemanları olduğunu ve Çanakkale Savaşına katılmış olan şehit ve gazi yakınlarının üçüncü kuşak torunlarıyla görüşüp bir belgesel yapacaklardı.
Konu Erzurum'dan katılan askerlerle ilgiliydi ve kimler bu savaşa katılmıştı?
Ben Üniversitede, Belediyede , Şehitler Derneğinde olabileceğini söyleyince, onlarla görüştüklerini ve bir şey bulamadıklarını söylediler.
Raci Bey benden konu hakkında bilgi sorunca işin doğrusu bilmediğimi söyledim. Fakat bir iki gün vakit olursa bulabileceğimi söyleyip oradan ayrılmıştım.
Raci Beye inşallah bulurum dedim. Öylede oldu aradığım bilgilere bir gün sonra ulaştım. Raci beyi arayarak bilgiyi bulduğumu söyledim. anacak Raci Bey TRT görevlilerinin Van'a gittiğini söylediler Böylece bu belgeselde Erzurum ayağı boş kalmıştı ama "Çanakkale Savaşına katılan Dadaşlar" yazımda böylece yazılmıştı.
Aradan yıllar geçiyor Raci Beyle irtibatımız kesilmeden sürüyordu. Zaman zaman bir birimize bilgi soruyor dertleşmeye devam ediyorduk.
Sonuç itibarıyla hastalandı ve kısa bir sürede Yaratıcının emrine uydu. Bu dünyadan göçüp gitti. Geriye Ebu Isak Vakfında ki çalışmaları, İlim Yayama Cemiyetindeki hizmetleri, Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfındaki çalışmaları daha da önemlisi Ebu Isak Vakfı Aş evindeki katkıları geriye kaldı. Sevenleri kaldı. Fatiha okuyanları kaldı. Şehir kültürüne yaptığı katkıları ve dostları kaldı.
Merhum olan bu güzel kardeşimize Allah rahmet dilerim. Makamı Cennet olsun.