Bir ülkenin bilim, sanat, felsefe ve teknoloji gibi alanlardaki yetkin kişilerini yetiştirmek için seçkin liselere ihtiyacı vardır. Gelişmiş Batı ülkelerinde bu tür seçkin liseler vardır. Bizde de fen, sosyal bilimler liseleri ile yabancı dil hazırlığı olan liseler bu amaçla kurulmuştu. Buralardan yetişen çok değerli bilim, sanat insanları Türk devletine ve milletine yıllarca katkıda bulundu. Söz konusu liselere öğrenciler sınavla alınıyor. Öğretmenler de yıllar öncesinde ek 2 belgesindeki ölçütlere göre sonra da sınavla seçildi. Ancak fen, sosyal bilimler liseleri, yabancı dil hazırlığı olan ve belirlenen bazı liseler 2014'te proje okulu ilan edilerek buralara öğretmenler farklı bir şekilde atanmaya başlandı.
Daha önceden olduğu gibi son olarak 10 Mayıs 2024'te proje liselerine yapılan öğretmen atamaları da tartışmalara ve söylentilere yol açtı. Çünkü 2024 Yılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atamasına İlişkin Kılavuzda öğretmenlerin hangi ölçütlere göre atanacağı belirtilmiyor. Bu belirsizlikten dolayı öğretmenler sosyal medyada atamalar hakkında bilgi elde etmeye çalışıyor ve tartışıyorlar. Öğretmen atamalarının daha çok müdürlerin istekleri doğrultusunda yapıldığı biliniyor. Öğretmenler arasındaki konuşmalar, tartışmalar; kızgınlıklara, kırgınlıklara neden olurken bir taraftan da Bakanlığa karşı güvensizliğe dönüşüyor.
Bakanlığın bu çarpık gidişe dur demesi lazım. Öğretmen atamalarının bu okulların müdürlerine bırakılması doğru değil. Her ne kadar bu yolla iyi öğretmenler seçilebilse de bu durum, daha çok haksızlıklara, adam kayırmalara yol açabilir. Ayrıca bu atama şekli Bakanlığın öğretmelerin bitirdikleri yüksek okullara, fakültelere, yaptıkları yüksek lisanslara, doktoralara, okullardaki etkinliklerine, yazdıları makalelere, kitaplara değer vermemesi ve kendi kendisini inkârı olarak anlaşılabilir. Bir müdürün iki dudağının arasından çıkan isteği ve kararı, öğretmenlerin uzun yıllar boyunca emek vererek aldığı belgelerden, diplomalardan, yaptığı çalışmalardan üstün görülemez. Devlet kişiler üzerinden değil, kurallarla yönetilir.Özel şirketler bile adam alırken kişinin özgeçmişindeki yaptıklarına bakıyor.
Bakanlık bunun yerine daha önceden olduğu gibi nesnel ölçütler belirleyerek bu liselere öğretmen ataması yapmalıdır. Bu ölçütler; kıdem, yüksek okullar, fakülteler, yüksek lisanslar, doktoralar, makaleler, kitaplar, okuldaki etkinlikler ve diğerlerinden çok rahat oluşturulabilir. Öğretmen atamasında sınavı yapmayı önerenler de var. Fakat ben daha önceden İstanbul'da hazırlık sınıfı olan bir anadolu lisesine sınavla atanmış bir öğretmen olarak şunu savunuyorum: Yıllarca sınavlara giren öğretmenlerin sınava alınması yanlıştır. Kaldı ki bir öğretmenin öğretmenlik yaparken yaptığı çalışmalar sınavdan alacağı puandan daha fazla değerli ve ölçücüdür. Belirlenen ölçütler doğrultusunda seçilen öğretmenler eğer başarısız olurlarsa yine nesnel ölçütlerle bu okullardan başka okullara tayin edilebilir. Bu atamalar, çoğu öğretmeni mağdur ederken müdürlere ayrıcalıklı bir konum veriyor. Bazı müdürlerin keyfi davranmalarının yolunu açabiliyor. Bütün bu nedenlerden dolayı öğretmenler, okullar, müdürler ve Bakanlık kamuoyu huzurunda değersizleşiryor ve töhmet altında kalıyor.
Bir başka sorun da birçok proje lisesinde verilen öğretimin büyük ölçüde test merkezli olarak yürütülmesidir. Bölgesel, ulusal ve uluslararası yaratıcı başarılar beklenen proje liselerinin üniversite sınavlardan dolayı testçi öğretim yürütmeleri Bakanlığın yeni aldığı kararlarına, uygulamalarına da aykırıdır.
Bakanlığın proje liselerinin sayılarını azaltma kararını ise doğru buluyorum. Proje liselerinin sayıları nüfusa göre ayarlanarak azaltılmalıdır.Çok sayıda proje lisesi, öğrencilerde ve velilerde sınav baskısı oluşturuyor. Veliler belki proje liselerine girerler diye çocuklarına maddi ve manevi emek veriyorlar. Bu liselerin sayısı az olursa veliler ve öğrenciler kendi durumlarını değerlendirerek sınav stresi yaşamaktan vazgeçerek diploma notuyla alan liselere yönelecektir. Proje liselerinin sayılarının azaltılması, diğer anadolu liselerinin sınıf mevcutlarını da rahatlatacaktır. Ayrıca Türkçe, matematik ve fen derslerinin ortalamalarının 85 ile 100 arasında olması koşulu getirilerek LGS'ye çok sayıda öğrencinin gereksiz yere başvurmasının yolu kapatılabilir.
Bu sorunlar giderilerek proje liseleri projesiz liseler olmaktan kurtarılmalıdır.