Coğrafya kaderdir. Coğrafyayı bilmeyen ve tanımayanlar kaybeden taraftadır. Coğrafyanın kaderini insanlar, aileler, aşiretler, toplumlar ve güç sahipleri belirler.
Coğrafyanın kaderini dinler, mezhepler ve bunları savunanlar belirler. Tarih bunun şahidi ve tasdik edenidir. Kuran'da kıssaları anlatılan ve anlatılmayan dinler dikkat edin Ortadoğu menşelidir. Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık bu coğrafyadan çıkmıştır.
Büyük savaşların çıkış nedeni ekonomik, etnik olmakla birlikte temelde kullanılan fikir dinlerdir. Haçlı seferleri bu yüzden meydana gelmiş, Birinci Dünya Savaşı zengin petrol bölgelerinin ele geçirilmesinde din ve mezhep kullanılmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan denge 1990'da sona erince kavga yeniden alevlenmiş ve Babil esaretinden itibaren Mehdi inancı Ortadoğu kaynaklı dini bilgileri beslemiş ve YEHOVA'nın yeryüzüne hakim olmasının fikri temelleri teorik düzeyden pratik düzeye çıkarılmaya çalışılmıştır.
1980'lerdeki İran-Irak Savaşı, 1990'da Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgaliyle devam eden süreçte ne yazık ki başta Türkiye ve o gün Türkiye'yi idare eden yöneticiler ve diğer İslam ülkeleri ABD'nin gazına gelmiş ve Batı yanında yer almakla bu günlere çanak tutmuşlardı.
Bombalanan coğrafya İslam Coğrafyası, ölenlerde Müslüman'dı. Sonuçta müzelerdeki tarihi evraklar yağmalanmış, petrol kaynakları ABD'nin kontrolüne geçmişti.
Bölgede kullanılacak unsurlar belirlenmiş, gizli ve açık onlar vesayet savaşı vermeye hazırlanmıştı. Bunlar Barzani, Talabani ve ilerleyen yıllar Salih Müslimler ve etraflarındakiler olmuştu.
Bütün bu tezgahlar devam ederken 2003 yılındaki "İkinci Irak Savaşı" ne yazık ki bölgedeki tüm dengeleri yok etmişti.
"Arap Baharı" adı verilen, fikri temellerini ABD ve İsrail'in attığı "Büyük Ortadoğu Projesi" veya "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi" tuzağına düşmüş, ne yazık ki başata Türkiye'yi yönetenler olmak üzere Amerika'ya gidip orayı görüp gelenler bu işin bir parçası olmuşlardı.
Peşe peşe başlayan Cezayir, Tunus, Libya, Suriye olayları aklımız başımıza getirmemiş, Müslüman'ım diyenler; Strateji ve tarihi bilgisinden yoksun oldukları için milyonlarcası bu tuzağı görememiş veya kendi ikballeri için seslerini çıkarmamıştı.
Libya ve Suriye petrol kaynaklarına sahipti. Irak petrolleri korunmalıydı. Bunun için Saddam ve Kaddafi asılmalı Esad'ın Suriye'si perişan edilmeliydi. Planlar takır takır işledi. ABD ve müttefikleri istedikleri oyunu oynayarak MEHDİNİN gelişine zemin hazırladılar.
Mehdi gelmeden Büyük İsrail kurulamazdı. "Armegedon Savaşı" yapılamazdı. Yehova yer yüzüne gelip Krallığını kuramazdı. İşte tüm bunların olması için son bir plan gerekiyordu.
Oyunun konusu; Türkiye ile Mısır arasını açmak, Suriye de isyanı başlatıp Amerikan askerlerinin gelmesini sağlamaktı. 24 milyon nüfuslu Suriye batının ve İsrail'in önündeki en büyük engeldi. O halde nüfus zorla göç ettirilecek, bölge ülkeleri istikrarsızlaştırılacak ve İsrail'e payanda olacak Kürt ve Ermeni Nüfusa coğrafi alan oluşturulacaktı. Öylede oldu. Libya, Suriye üçe bölünecek, Irak ikiye ayrılacak yani dünkü Osmanlı topraklarında 22 yeni devlet kurulacaktı.
Elli yıl öncesinden kurulan planlar takır takır işlemiş, en son Bağdat Büyük Elçiliği işgal edilmiş, peşine İranlı General Kasım Süleymani öldürülmüş ve bölgede gereken alt yapı oluşturularak Mehdinin, 12.İmamın veya İsa'nın gelmesi için çıkması gereken savaşın alt yapısı oluşturulmuştu.
Sonuç olarak Yahudiler, Evanjelikler ve Şiiler ile temel bilgilerden yoksun Sünniler Büyük Ortadoğu Savaşının fitilini ateşlediler. Allah memleketimizi ve gerçek Müslümanları bu felaketten korusun.