Türkiye’de her yıl yaklaşık 250 bin insana kanser tanısı konuluyor. Kalp damar hastalıklarından sonra dünya genelinde kanser ölüm nedenleri sıralamasında ikinci sırayı alırken kanserin sadece yüzde 30’u genetik ve çevresel faktörler ile ilişkili olarak nitelendiriliyor.
Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kalan yüzde 70 nedenin ise insanın kendisi tarafından düzeltilebilecek; kötü beslenme ve obezite, hareketsiz yaşam ve sigara gibi zararlı alışkanlıklara bağlı olduğunu söyledi.
Her 100 kanserden 60’ının sebebinin beslenme olduğunu söyleyen Emsey Hospital Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, beslenmenin kanserin oluşması üzerine etkisi ne kadar önemliyse, kanser geliştikten sonra tedavi sürecinde beslenmenin etkisinin önemli olduğunun altını çizdi.
KARBONHİDRATTAN UZAK DURULMALI
Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmede, ilacın yan etkilerini azaltmada beslenmenin önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanser düzeldikten sonra geri gelmesini önlemede de beslenmenin etkisinin büyük olduğunu vurguladı. Beslenme nedeniyle oluşan kanser türlerine dikkat çeken Prof. Dr. Karagöl, ağız kanseri, boğaz kanseri, gırtlak kanseri, yemek borusu kanseri, mide kanseri, barsak kanseri, pankreas kanseri, meme kanseri, rahim kanseri, böbrek kanseri, prostat kanseri ve safra kesesi kanserlerinin oluşumunda beslenmenin daha sık görüldüğünü ifade etti.
Rafine şeker ve karbonhidratın kanser oluşumu üzerine etkilerine değinen Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, şeker, nişasta ve diğer rafine karbonhidratlardan uzak durulması gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Bu tür gıdalar ile kanser arasındaki ilişkinin, bu gıdaların tüketilmesinden kısa süre sonra ani kan şekeri yükselmesi ile birlikte kanda insülin düzeylerinin çok hızlı yükselmesinin kanser hücre gelişimi ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Nitekim, bir bilimsel çalışmada, uzun yıllar kan şekerinde ani yükselmelerin prostat kanseri riskini belirgin şekilde arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca bu tür rafine gıdalar aşırı kalori alınması sonucunda obeziteye neden olmaktadır. Obezitenin, sigaradan sonra ikinci en sık kanser nedeni olduğu belirlenmiştir.”
İŞLENMİŞ ET ÜRÜNLERİ KANSER YAPIYOR
Fazla tüketilen kırmızı et ve salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin kanser gelişimini tetikleyebileceğini söyleyen Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, çalışmaların günlük 50 gram işlenmiş et tüketenlerde, kalın bağırsak kanser riskinin yüzde 20 arttığının belirlendiğini söyledi. Karagöl, "Kırmızı etin haftada 500 gramdan fazla tüketilmesinin hayvansal ürünün içindeki insan yapısına uymayan antijenik yapılardan kaynaklanan hasarlanmadan ötürü kanserojen etkisi olduğu düşünülmektedir." dedi. Etin yağ içeriğinin ve tüketildiği bölgeye dikkat çeken Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, bol hayvansal yağ içeren tavuğun veya balığın deri kısmının çok fazla tüketilmesi prostat kanseri riskini arttırabileceğini söyledi.
Etin pişirme işlemi de kanser gelişiminde etkili olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Örneğin çok sık ve düzgün yapılmamış mangalda et pişirme işlemi ile kanserojen heterosiklik aromatik aminler ortaya çıkmakta ve bunlar mide ve kalın barsak kanseri riskini arttırmaktadırlar. En ideal et pişirme yöntemleri haşlama ve fırında pişirmedir. İşlenmiş etteki en önemli sorun hatalı bekletmeye bağlı gelişen bakteriler ile oluşan kanserojen kimyasallar ile eti korumak için kullanılan nitrit veya nitrat ile vücutta oluşan oluşan N-nitrozo bileşiklerinin kanserojen etkileridir” şeklinde konuştu.