Gençlerimiz ve yarın endişesi

Yaz gelmeye başladı. Gerçi bu yıl baharı görmedik ama olsun...Çimenler yeşerdi, ağaçlar fide verdi. Havalar güzelleştikçe insanların asık yüzleri biraz olsun rahatlamaya başladı...

Tüm bunların yanında 12 yıl ilk, orta ve lise tahsilinden sonra zorlu bir sınav olan Üniversiteye giriş sınavları belki milyonlarca gencimizin önünde aşılmaz bir baraj gibi duruyor... Durmaya da devam edecek...

Ya üniversite öğrencileri... Onlarda fakültesine göre dört, beş, altı hatta yedi yıl okudular... Mezun oldular... Mezuniyetlerini kutluyorlar. Rengarenk kıyafetleri, kepleri ile mezun olmanın kısada olsa zevkini çıkarıyorlar.

Üniversite bahçelerinde, tarihi mekanlar önlerinde hatıra fotoğraflar çekiliyor... Anneleri, babaları, sevdikleri yanlarında hocalarının gözleri önünde keplerini havaya atarak yeni bir hayata yelken açıyorlar.

Gençlerin yelken açtıkları hayat hiçte bekledikleri gibi çıkmıyor.. Neden mi? İş yok... Aş yok... Eş yokkk...

Halbuki yaşları 23 ve yukarısında hayatlarının en verimli, en dinamik olduğu zamanlar. Bir devletin, bir millet bir milletin geleceği için bu gençlerin enerjileri pahayla biçilemez.... Peki biz ne yapıyoruz....?

Bu enerjiyi kıymetsizlendirmek için elimizden geleni yapıp boşa akan nehre dönüştürüyoruz.

Mezuniyet belgesini alan genç yeni bir mücadeleye giriyor. Memur sınavları, akademik sınavlar, kurslar, dersler daha neler neler....

Ailelerin ekonomik gücü tükeniyor... Çocuklar sanki diploma almanın sevinci yerine evde, sokakta yalnızları oynuyorlar. Ne olacak halimiz dercesine ilgililerin, yetkililerin yüzlerine ne olur bizi görün dercesine feryat ediyorlar...

25 yaşına gelmiş genç hala annesinden, babasından harçlık istiyor.... Yüzü kızarıyor.. İçine kapanıyor.. Öğrenilmiş çaresizliğin girdabında hayata küsüyor...

Kimi deist, kimi ataist kimide çıkmaz sokaklara girip kayboluyor....!

KPSS kurslarına, ALES kurslarına gece gündüz çalışıyorlar. Daha iyi puan alıp atanmayı beklerken bir de önlerine kapı gibi mülakat sınavları çıkıyor...

Aman Allah'ım o da ne? Torpil arayanlar... Adam bulanlar... Parti kapısı önünde kuyrukta bekleyenler... Bütün bunlar zaman zaman basına, özel sohbetlere yansıyor... Adamı olan kazanıyor...

Hani biz adil olacaktık... Hani Fırat kenarında bir koyunu kurt yerse onun hesabı bizden sorulacaktı? Hani komşusu aç yatan bizden değildi....

Ne oldu bu söylemlere...

Hani Doğruluk, dürüstlük nutukları atanlar....

Artık gençlerin yaşı otuza gelmiştir.... Evlenememiş, işsiz güçsüz gezmektedirler...

Evlenme yaşı 20'lerden 30'lara gelmiştir. Bırakın üç çocuk yapmayı tek çocuğa bile bakamayan çiftler çoğalmaktadır...

Bu vahim şartlar altında milletin geleceği, gençlerin istikbali tehlikededir...

Çözüm için alınacak tedbirler acil ve önceliklidir.

Bu tedbirleri alacak olanlara selam olsun...

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.