İslam dünyasının bilim, felsefe, sanat ve teknolojide geri kalması geçmişte olduğu gibi bugün de tartışılıyor. Bu tartışmanın aslında tarihsel kökleri bulunmaktadır. İslam dünyasında din ve bilim-felsefe arasındaki çekişme, bilimsel ve felsefi düşüncenin bastırılmasıyla sonuçlanmıştır.
Bu çekişmede öne çıkan kelamcılardan Gazali, bilim ve felsefeye karşı tavır aldı. Ona göre felsefe katiyetle uzak durulması gereken cüzzamlı bir hasta gibiydi. “Filozofların kitaplarını okumak, içlerinde desise ve tehlike nedeniyle yasaklanmalıdır. İyi yüzmeyeni nehir kıyısında dolaşmaktan menetmek gerektiği gibi halkı da bu kitapları okumakta alıkoymak gerekir.” diyordu. (Hasan Aydın, İslam Kültüründe Felsefenin Krizi ve Aydınlanma Sorunu, s.141.) Matematiksel, mantıksal ve doğasal bilimlerin ise küfür ve bidat içeren yönleri bulunmaktadır. Ona göre bunlar dinsel yaşamı aşmayacak kadar olmalıdır. Gazali en Munkiz şöyle diyor: “Bu bilimlerle çok fazla uğraşanları engellemek gerekir. Çünkü bunların din ile ilintileri yoksa da felsefeye ait bilimlerin başlangıcı olduğundan felsefenin kötülükleri onlara da geçer. Bu bilimlerle çok fazla uğraşıp da dinden çıkmayan ve takvadan uzaklaşmayan kimseler azdır.” (s.138.) Matematik ve hendese şeriatı doğrudan teşvik etmediği bilimlerdir. Mantık ise kelama yardımcı olduğu kadar faydalıdır. Yoksa felsefeyle ilişkili olması ve filozofları kibirlendirmesi yüzünden mantık da zararlıdır. Gazali doğasal bilimlerle uğraşanları da neden sonuç ilişkilerini onayladıkları için eleştirdi. Hasan Aydın’ın Gazali’nin eserlerinden çıkardığı cümleleriyle söylersek “…doğada nedenle sonuç arasında zorunlu bir ilişki olduğunu söylemek, doğanın etkin olduğunu kabul etmek, Tanrı’nın etkisi dışında eylemlerinin bulunacağına onay vermek ve Tanrı’nın kudretini sınırlandırmak ve mucizeyi reddetmek demektir.”(Aynı eser, s.139.) “Ona göre aralarında ilişki bulunduğu sanılan tüm bu olgular, Tanrı’nın öncesiz takdirinde bulunmaktadır ve Tanrı bunları birbiri ardınca yaratmaktadır… neden sonuç ilişkisinin zorunluluğu ne deneysel ne de a priori olarak kanıtlanabilir, şu hâlde zorunlu ilişki sanısı sadece psikolojik bir alışkanlığın ürünüdür, doğada böyle bir ilişki yoktur… Yine o tıp bilimini öğrenmek zorunlu olmasına rağmen doğa bilimlerinin zorunlu olmadığını kaydeder.”(Aynı eser, s.140.) Gazali, bir başka eserinde de çocuklara“ Ey oğul, gramer, aruz, şiir, astronomi, belagat, tıp, mantık, kelam gibi bilimleri okumakla Tanrı’nın rızasının aksi yönde ömrünü kaybetmekten başka ne kazandın?” diyerek seslenmektedir.(Aynı eser, 217.)
Gazali ve onun gibi düşünenlerin baskın olmasıyla 12. yüzyıldan itibaren özgün üretimler, birkaç kişiyle sınırlı kalmış, yerini başkalarından yapılan açıklamalara, alıntılara ve dipnotlara bırakmıştır. Peki Gazali gibi zeki bir insan, felsefe ve bilimlere karşı neden cephe almıştı? Elbette ki bunun birçok sebebi var, bunu sadece bir sebebe bağlamak doğru olmaz. Ama ben bunlar arasında en önemlisinin dinsel olduğunu düşünüyorum. İslam kaynaklarına çok iyi derecede vakıf olduğunu düşündüğüm Gazali, İslam kaynaklarının sorgulanarak zarar görmesinden endişeleniyordu. Öyle görünüyor ki samimi bir Müslüman olan Gazali, İslam kaynaklarında bazı açık kapıların olduğunu görmüştü. Buralardan felsefe ve bilimlerle giriş yapanların İslam’a zarar vereceğini düşünüyordu.
Selam Aleyküm Gazali bilime ve felsefeye karşı tutum sergilememişdir.Eserlerini okuduğunuz zaman bunu daha iyi anlarsınız , hatta bilime karşı olanları eleşdirmişdir. İslama mantıkın , felsefenin , dahil olması Astronominin ve bilimin alevlenmesi Gazaliden sonradır.Gazalinin bundakı katkıları göz ardı edilemez güzel kardeşlerim.
Bence, doğa bilimlerini öğrenmek, Allah'ın yaratma sanatındaki incelikleri görmeye ve neticede Allah'a hayranlıkta ve yüksek sevgide ilerlemeye vesile olur. Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.
Gazali hakkında yazı yazan kişinin Gazalî'yi anlayacak çapta olması gerekmez mi? "Boş yer bulan yazıyor" diyenlere hak verdiren bir karalama.
Gazalinin pozitif bilimlere bakışını bugünün gerçekleriyle değil o günün tarihi ve sosyolojik koşullarıyla değerlendirmek icab eder, aksi halde Gazali üzerinden İslamın bilime karşı olduğu sonucunu çıkaranlar olacaktır, nitekim olmaktadır da.