Gafleti Uzun Olanın Devleti Yok Olur

Zamanın ve mekanın ötesinde bir mutlak hakimiyet ve kudret sahibi rabbimize sonsuz hamdolsun. Rabbinden getirdiği bütün bu ahkâmı evvela nefsinde yaşayan, sâniyen ümmetine tebliğ edip beyân eden güzeller güzeli muhammed mustafâ'ya sav nihayetsiz salât ve selâm olsun...

 

Tarih,fikirlerin savaşıyla yoğrulmuştur. Bu mukadderdir.Dünyada mutlak fikirler bir inanç temelinden kaynaklanırlar. Her cihanşumül fikrin arkaplanında mutlak surette bir inanç yatar.İslam fikriyatı ilk insandan beri mücadele halinde olduğundan dünyadaki bu fikir savaşının başat unsuru olmuştur. Her devir islam ve diğerlerinin mücadelesine şahittir.Yeryüzü bu mücadelenin sahası mesabesindedir.Demek ki dünya tarihini şekillendiren şey islam dünya görüşüdür.islam fikriyatı başta peygamberler,sonrasında o peygamberlerin dostları vasıtasıyla varlığını devam ettirmiştir.Zaten peygamberlerin temel vazifesi de bozuk fikri değiştirmektir.Elbette bu dünyanın en zor işidir ve her peygamber batıl fikirleri yıkma mücadelesinde oldukça fazla meşakkat çekmiştir.

 

Ahir zaman nebisi aleyhissalatü vesselamın fikriyatını ise Onun dünyasını değiştirmesinden bugüne kadar, o fikriyatın mümessilleri olan mütefekkirler, veliler,alimler ile nesillere aktarılmıştır.Amirler yani devlet adamları ise fikriyatın uygulayıcıları ve batıl fikrin temsilcileriyle fiziki savaşçılarıdır.Bir başka deyişle müslüman devlet adamları, sultanlar islam fikrinin emrine amade birer hizmetçi ve muhafızdırlar.

 

Efendimiz sav'in irtihalinden sonra fikirde birtakım ihtilaflar ortaya çıkınca,hicri 1.asırda müslümanlar itikadda hukukta muamelatta fikriyatlarını sistematik hale getirdi ve batıl fikirlere inkarcı felsefi akımlara karşı kendini yeniden tahkim edip muarızları giderdi.İmâmı- azam gibi hukukuçular,gazâlî gibi mütefekkirler,buharî gibi muhaddisler,eş'ari  ve mâturîdî gibi kelamcılar,hasan-ı basrî gibi veliler hep bu fikriyatın ilmi sahadaki muhafızları olurken,nizâmülmülk gibi devlet adamları,harun reşid gibi halifeler,tuğrul,alparslan melikşah gibi sultanlar gaza meydanlarında boy gösterdi...

 

Hulefai raşidin devrinin eşsiz halifeleri, ömer bin abdulazîz, abdullah bin mübârek, suriyeyi fetheden halid bin velid, iran fatihi hz ömer ra,azerbaycanı kafkasyayı fetheden hz osman, mısır fatihi amr bin as,

 

İstanbula ilk akınları başlatan emevi orduları, türkistan üzerine ordu sevkeden haccac bin yusuf, ispanyayı fetheden musa bin nusayr ve tarık bin ziyad, parisin 50 km güneyine kadar avrupa içlerine kadar ilerlemiş müslümanlar, sicilya adasını islam hakimiyetine alan emevi komutanları, viyanaya kadar ilerleyen osmanlı orduları, macaristanı fetheden kanuni,konstantiniyye fatihi sultan mehmed ve sayamayacağımız kadar çok nice islam devlet adamları islam dünya görüşünün hakimiyeti için bu cefaya katlandı. Allah hepsinden razı olsun...

Sultan mehmet ra şöyle diyor:

İmtisâli câhidu fillâh olubdur niyyetim,

Din-i islamın mücerred gayretidir gayretim

Fazl-ı hakk-ı himmet-i cünd-i ricâlullâh ile

Ehl-i küfrü serteser kahreylemektir niyyetim...

 

Tarih şahittir ki bütün bu gayretler,bu kadar ilmi ve siyasi uğraş ve mücahede, islam fikriyatı  ve hakimiyyeti içindi... Fütühhatın temel amacı islam fikrinin, islam hukukunun hakimiyetiydi...

Yaşadığımız çağa kadar müslümanların hayat felsefesi buydu ve bunun için yaşanmalıydı, okunmalıydı, idare edilmeliydi, savaşılmalıydı .Devlet de millet de bunun için vardı. Zira fikrin hakim olmadığı devlet eşkıya teşkilatına,fikirden habersiz millet de gafiller sürüsüne dönüşürdü. Bunu çok iyi bildiklerinden devleti ve milleti asla fikirsiz hukuksuz bırakmadılar.Demek oluyor ki islam tarihinin hiçbir devrinde müslümanlar fikirsiz,dünya görüşü olmadan,hukuku icra etmeden yaşamadılar.Günümüz dışında...

Tanzimat sonrası  orjinal islam fikrinin devlet ve millet hayatı üzerindeki hakimiyeti ne nispette azaldıysa, çürüyüş ve gayrımeşru ve yeniklik duygusu o nispette arttı.Halkın hukuktan koparılmasıyla maarif dumura uğradı,yazı ve lisan mübadelesiyle tefekkür damarları da tıkanınca ahlak sükut etti...

Beldemizin salatin camilerinden Lâlâpaşa camiinin mihrâbında yazılı şu sözü acaba kaç müslüman okumuştur...

''Men dâle ğafletehû,zâle devletehû''

 

 

GAFLETİ UZUN OLANIN;DEVLETİ ZİYÂN OLUR

Bu öyle bir söz ki,binlerce ciltlik kitapları içine alacak mükemmel bi kelamı kibar.bunu hangi mübarek insan demişse,bulsam elini değil ayağının altını öperdim...

Elimden gelse bu sözü serlevhâ haline getirir bütün ders kitaplarının başına yazdırır,bütün resmi kurumların duvarlarına asar,tüm makam odalarını bu söz ile donatırdım.Bu sözün ihtiva ettiği manayı zorunlu ders olarak bütün okullarda okuturdum...

Eşyanın pahalı,insanın kıymetsiz olduğu bu zamanda ne kadar süre daha gaflette kalacağımız ise meçhuliyetini koruyor...

Sanırım bir ismet özel dizesiydi...

HEPİMİZ AMERİKALIYIZ,DAHA KÖTÜSÜ

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.