Erzurum Bulgaristan Türk’ü Hocasını Kaybetti

Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden olan Atatürk Üniversitesinde bu zamana kadar bilime ve Türk kültürüne hizmet eden birçok öğretim üyesi görev yaptı. Kendisi de ayakları üzerinde durmaya başladıktan sonra kendi alanında yetkin bilim insanları yetiştirdi. Bu bilim insanları Türkiye’nin diğer üniversitelerine ve yurt dışına giderek bilim üretmeye devam ettiler. Onlardan birçoğu Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Üniversitemizin yetiştirdiği yetkin bilim insanlarından, Prof. Dr. Hüseyin Ayan’nı da 07.03.2022’de kaybettik. Evladı fatihandan olan Hüseyin Ayan, 1927’de Bulgaristan’da doğdu. Burada çok iyi bir medrese eğitimi gördü. Bulgar devletinin baskıları yüzünden 1951’de ailece Türkiye’ye göç ettiler. Hüseyin Ayan, yükseköğretimine 1959’da Atatürk Üniversitesi Türk dili ve edebiyatı bölümünde başladı. 1964’te bu bölüme asistan olarak girdi. 1970’te Türk edebiyatının aykırı şairi Nesimi üzerine doktora yaparak onu gün yüzüne çıkardı. 1974’te Fransa’daki Sorbon Üniversitesinde Fransızca öğrenerek burada araştırmalar yaptı. Öğrenciliği ile beraber Erzurum’da 26 yıl boyunca bilimsel çalışmalar yapan Hüseyin Ayan, 1985’te Fırat Üniversitene, ardından da Selçuk Üniversitesine geçti. Burada da uzun yıllar bilim üreten Hüseyin Ayan 1998’de emekli oldu. Hocalıktan kopamayan Hüseyin Ayan yine yüksek lisans ve doktora derslerine devam etti. Ayan; Bulgarca, Arapça, Farsça, Rusça ve Fransızca biliyordu.

Onun öğrencisi olanlar Ayan Hoca’nın derslerinde oldukça titiz ve disiplinli olduğunu söylüyorlar. Eski Türk edebiyatı dersini kendinden geçercesine anlatırmış. Odasına girenleri ayağa kalkarak karşılarmış. Güçlü bir Türk kadını olan kıymetli eşi Prof. Dr. Gönül Ayan’la telefonla konuştuğum zamanlarda Hüseyin Hoca’yı bana anlatıyordu ama bu anlatış çok farklıydı. Sanki Hüseyin Hoca’yı yaşıyordu. Varlığını Hüseyin Hoca’yla bütünleştirmişti. Ona genelde ihtiyar delikanlı diyordu. Onun için Hüseyin Ayan; 51 yıllık hayat arkadaşı, saati, kütüphanesi, sözlüğü, koruyucusu, yol göstericisi, güvencesi, kısacası her şeyiydi. Gönül Hoca’ma göre Hüseyin Hoca, vatan kaybetmenin ne demek olduğunu yaşadığı için Türklük konusunda çok hassastı. Türk’e ve Türkiye’ye aşkla bağlıydı. Son günlerinde Erzurumluların deyimiyle sık sık emaneti dolaştırıyorum diyordu.

Hüseyin Ayan Hoca, Ankara’da doğalgaz zehirlenmesinden henüz 26 yaşındayken kaybettiği, çok sevdiği kızı Şirin’in yanına defnedildi. Kıymetli eşine, çocuklarına, öğrencilerine ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyorum.

Bu yılın ocak ayında Atatürk Üniversitesinde uzun yıllar görev yapan Prof. Dr. Enver Konukçu’yu, şubatında da Prof. Dr. Hamza Aktan’ı kaybettik. Bu değerli hocalarıma da Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Bu vefatlar sebebiyle bir konuyu da gündeme getirmek istiyorum. Daha önce okuduğum bir habere göre Cumhuriyet kurulduktan sonra bilime en fazla katkı sunan şehirler sıralamasında Erzurum; İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra dördüncü sırada yer alıyor. Erzurum’u bu konuma getirenler kuşkusuz ki Atatürk Üniversitesinde bu zamana kadar görev yapan bilim insanlarıdır. Tıp, ziraat, diş, hekimliği, edebiyat, tarih, ilahiyat, kimya, biyoloji ve fizik gibi hemen hemen her alanda Erzurum ekolünden söz ediliyor. Kurumların kurumsallaşması insanlara ve onların hatıralarına sahip çıkmakla olur. Bundan dolayı

Erzurum’un ve Atatürk Üniversitesinin bu bilim insanlarına yaşarken değer vermeye, onların vefatlarında da vefa göstermeye en üst düzeyde devam etmesi gerekiyor. Üniversitenin bu konuda hassasiyet gösterdiğini biliyorum ama bunu daha fazla görünür hâle getirmesini bekliyorum.

25 yıldır gözlemlediğim de şudur: Atatürk Üniversitesinde görev yapan bilim insanları ve okuyanlar genelde Erzurum’u ve üniversiteyi unutamıyorlar. Erzurum ve üniversite onlarda ortak bir aidiyet duygusu oluşturmuş. Ben bunu diğer üniversite mezunlarda pek göremedim. Bu bakımdan da Erzurum’da görev yapan bilim insanları ve üniversiteden mezun olanlar daha fazla değeri ve vefayı hak ediyorlar. Bunları yapacak olanlar da biz Erzurumlular ve Atatürk Üniversitesidir. Bilim insanları için ben şu an aklıma gelenleri söylüyorum. Bilim insanlarının isimleri sınıflara verilebilir. Yaşayanlar ve vefat edenlerin akrabaları her yıl Erzurum’a davet edilebilir, iz bırakan bilim insanlarının heykelleri yapılabilir. Şüphesiz ki Atatürk Üniversitesi bu saydıklarımdan daha fazlasını ve güzelini yapacak imkân ve kabiliyete sahiptir.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Tibel Yılmaz 19 Mart 2022 09:56

    Yüreğine, kalemine ,emeğine sağlık Erdal Hocam

  • Ahmet Tok 18 Mart 2022 19:53

    Osmanlıca derslerinde İmam Hatip Lisesinden gelenler fark yaratıyordu. Bizim eski yazıyla tanışıklığımız yazın gittiğimiz Kur'an kurslarından geliyordu ve derslerde idare ediyorduk. Ancak eski yazıyla ilk defa fakültede karşılaşanlar sıkıntı çekiyorlardı. Onların biraz daha fazla çalışmaları gerekiyordu. Hüseyin Hocamız okuma hatası yapan arkadaşları kantine gönderiyordu. Bazen o kadar az öğrenci kalıyordu ki gözlüğünün üstünden sınıfa bakıp bize Bu kadar talebe yeter efendim, derdi.

  • Mehmet Duran Küçük Adana /Ceyhan /MUSTAFABEYLI bel 18 Mart 2022 14:32

    Rahmetli Hüseyin Ayan çok yakın akrabamdı vefatını duyduğumda sulalemizin en yaşlı çınarı da kaybettik diye çok üzülmüştüm. Malum emir büyük yerden.Rabbim rahmet eylesin .Mekanı cennet olsun .