Dünya bize göre değil..!

Güneşte terleyenler, soğukta donanlar, öksürük krizine girenler, çiçeğe böceğe alerji olanlar… İnsan, bu dünyadaki en zeki canlıyken neden bu kadar aciz, hiç düşündünüz mü? Yoksa insan bu dünyaya uygun değil mi?

Bakara suresi 35-36-37-38. ayetlere bakarsanız, bu soruların cevabının verildiğini görürsünüz. Diyorum ki, hazır Ramazan ayına başlıyoruz. Hayatın kitabı Kuran’ı, anladığımız dilde okusak ve tefekkür etsek, hem Allah’ın oku, anla, sorgula ve aktar emrini yerine getirmiş olsak hem de tam manasıyla zikir etsek, Ramazanımız bayram olmaz mı?         

Erzurum’un en hassas olduğu konu iklimle devam edelim. Üzerimizde elbise olmadan ne Antalya’da sıcağa ne de Erzurum’da soğuğa dayanamayız. Yine omurgamız bedenimizin dik duruşunu sağlamaz. Bundan dolayı hemen hemen tüm insanlar bel ve sırt ağrılarından muzdariptir. Çünkü insan bedeni masa başında oturmaya uygun değildir.

Tüm canlılar, mesela bir köpek yavrusu doğduktan 20 gün sonra kendine bakabilir. Ama insan yavrusu, 8 yılda ancak kendine bakabilir. Hayvanlar yiyeceklerini bulur ama insan her bulduğunu yiyemez, pişirmesi gerekir. Pişirmek ise doğaya aykırıdır. Bir kaplan saatte 120 km hızla koşabilir ama insan koşamaz.  Doğaya uyamayan insan, doğayı kendine uygun hale getirmek için katleder. 

Bir başka örnek, tüm arılar ölse, 4 yılda dünya hayatı yok olur. İnsanlar ölse, dünya 50 sene daha güzel bir yer olur. Çünkü insan, dünyaya ait değildir. İnsanlar dünyayı yiyip bitirir. Bir kuş altın kafese konulduğunda, ormanda olmayı isterken, insan kafeste yaşamak ister. Çünkü dünyanın değişmemiş hali onun yaşaması için uygun değildir.

Dünya bize uygun olsa mutlu oluruz ama değiliz. Yediklerimiz midemizi bozsa hasta oluruz. Bu mutsuzluktur. Birisiyle tartışsak moralimiz bozulur. Bu da mutsuzluktur. İşte bu sebeple bu dünya geçicidir. Herkes kendi eksiğini bulur ve fazla olanını burada bırakır.

Son söz..! Eğer ölümden korkuyorsanız, dünya sınavını geçememişsiniz demektir..!