Barış Pınarı Harekatı Kahraman Ordumuz ve Sonuçları

Arap Baharı dediler. Kan Sınırları dediler. BOP dediler, GOP dediler.

Libya'yı yangın yerine çevirdiler. Mısırda darbe yaptırdılar. Suriye'de insanlık dışı işlere imza attılar.

Saddam'a korkunç akıbet, Kaddafi'ye insanlık dışı işkenceyi layık gördüler.

Mursi'yi hapishanede öldürdüler, Beşar Esad'a sahip çıktılar...! Lakin 2000 yıllık Şam, Halep ve diğer bölgelerde insanlık tarihini yok ettiler, ettirdiler.

2011 yılından önce hazırlanmış planlar devreye sokulmuş, İsrail'in rahatı için, PKK, PYD, YPG, SDG ve DEAŞ gibi örgütleri kurmuş, para, silah, istihbarat bilgileri vererek haritaları değiştirmek cihetine gittiler.

Irak'ta milyonlar yok edilirken, Suriye de on milyondan fazla insan zorla göç ettirilirken iki amaç güdülmüş, birincisi petrol havzalarına çökmek, ikincisi Kürtlere alan açmak. Barzani'ye Irak'ta açtıkları alan gibi Suriye'de de Ferhat Abdi Şahin(Mazlum Kobani) adlı teröriste güvenli bölge oluşturdular.

Topraklar Suriye'ye aitti. Petrol Suriye'ye aitti. Ancak bölgedeki Sünni Arap ve Türkmenler yerlerinden sürülmüş, sadece Kürtlerden oluşacak bir bölge oluşturulmuştu.

Bütün bu gelişmeler olurken Türkiye insan kayıplarına uğramış, binlerce insanını terör yüzünden kaybetmiş, maddi ve manevi kayıpları ise ne yazık ki tahminlerin ötesinde olmuştu. Amerika, İsrail ve Rusya bölgede at oynatıyordu.

2008 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı başlatılan kumpaslarla "Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri" ciddi yara almıştı. Ergenekon, Balyoz, Yakamoz, Ay Işığı adı verilen kumpaslarla geleceğin kurmayları tasfiye edilmişti. Genelkurmay Başkanı bile hapse atılmıştı.

Emperyal güçler bununla yetinmediler. 15 Temmuz hain kalkışmasıyla Silahlı kuvvetlerini perişan ettiler. Binlerce subay ordudan ihraç edilirken Harp Okulları kapatıldı.

Suriye topraklarında oynayacakları oyun artık netleşmiş, Suriye darma dağnık hale getirilmiş, "Terör Koridoru" adı verilen koridor için artık engel kalmamıştı.

Fakat beklenmeyen bir şey oldu. Acı içinde kıvranan Türk Silahlı Kuvvetleri birden Afrin ve El Baba'a hareket başlatmış, terör koridorunun önü kesilmişti. Kimse bu kadar darbe almış ordudan bunu beklemiyordu.

Bu arada Türkiye'deki siyasal boşluktan ve uluslararası ortamdan faydalanan ABD ve müttefikleri on binlerce tır silahı teröristlere vererek hayallerindeki bölgeyi oluşturdular.

ABD; Türkiye'yi oyaladı, kahramansınız, NATO üyesisiniz, ekonominiz gibi söylemlerle "Müslim Kobani" adlı teröriste 100.000 kişilik bir terör ordusu kurdurdular.

Türkiye'nin güney sınırı tehdit altındaydı. Türkiye'nin tek seçeneği vardı Fırat'ın doğusunu dağıtmak hedeflenen terör koridorunu yok etmekti.

Yine hiç kimsenin beklemediği anda Siyasi İradenin kararıyla "Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri" üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirerek milletine layık olduğunu gösterdi. Bir hafta gibi bir sürede teröristlerce tahkim edilen bütün mevziler yok edildi. 32 kilometre derinliğe inildi.

Birde baktılar ki post pahalı. Eğittikleri teröristler dayanamıyor. Hemen operasyonu durdurun çağrıları geldi. Türkiye her yönden tehdit edildi. Sonuçta Rusya devreye girdi. ABD devreye girdi ve harekat durduruldu.

Türkiye tam istediğini ne yazık ki elde edemedi. Terör sadece 30 kilometre güneye kaydı. Bu yetmezmiş gibi ABD; terörist başını SDG adlı terör gurubunun Genel Kurmay Başkanı olarak dünyaya ilan ederek Washington'a çağırdı. Ruslar telekonferans sistemiyle bu teröristle görüşerek Türkiye'ye işimize fazla karışma deme cüretini gösterdi.

Ne yazık ki ülkede devlet aklı, tarihi tecrübeler rafa kaldırılmış, hiç girmememiz gereken Suriye işine bulaştırılmış olduk. Geldiğimiz noktada on yıl sonra , yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra Türkiye'yi bekleyen sorunları konuşmak şimdiden her türlü tedbir almak gerektiğini bekliyorum.

Türkiye kim ne derse desin Suriye'nin toprak bütünlüğünü, üniter yapısını ve tek devlet olma ilkesini kabul etmediği sürece ülkemizi ciddi tehlikeler beklemektedir.

Yapılan yanlışlar sonucu ABD, Rusya ve müttefikleri bölgeye yerleşmiş, ne yazık ki acısını ilerleyen yıllar daha çok hissedeceğimiz biçimde Sünni Araplar, Türkler, Türkiye daha çok zor duruma düşürüldü.

Görünen o ki Kürtler maşa olmaya devam edecekler. İsrail kârlı çıkacak, Rusya kurşun atmadan sıcak denizlere inmiş oldu.

Kanaatimce Türkiye'nin başından beri Suriye politikası hatalıydı. Bu günleri ön göremedi. Esad üzerinden yürüttüğü hamleler ne yazık ki iyi sonuç vermedi.

Yazımı Donald Trump'un Türk Milletini acı şekilde yaralayan sözleriyle bitireyim. Trump paylaşımında, “General Mazlum, nazik sözleriniz ve cesaretiniz için teşekkür ederim. Lütfen en içten saygılarımı Kürt halkına iletin. Seni yakın bir zamanda görmek için sabırsızlanıyorum” demesi aslında bir meydan okumaydı.

Bunu ve bunun gibi sözleri şahsım ve milletim adına kabul etmiyor, reddediyorum.

YAŞASIN TÜRK MİLLETİNİN GÖZ BEBEĞİ TÜRK ORDUSU.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.