Akif’in Bir Bilinmeyeni

            Şair ve yazarların psikolojilerini anlattığım beş kitaptan oluşan Psikoportreler serisinde Mehmet Akif Ersoy’u da detaylı bir şekilde yazmıştım. Serinin Elit Psikoportreler’inde zaman zaman gündem yapılarak tartışılan Akif’in Kur’an meali hakkında da bilgi vermiştim.

           Mustafa Kemal Atatürk, Kur’an’ı Kerim’i Türkçeye çevirmek için Türkçeye ve Arapçaya vakıf olan Mehmet Akif’e teklif götürdü.  Bunu kabul eden Akif, Mısır’dayken bu iş için yoğun mesai harcadı. Fakat daha sonra Akif, bu meali yazmaktan 1926’da vazgeçti. Bunun üzerine çeşitli tartışmalar yapıldı. Kimi Kur’an mealinin camilerde Türkçe okutulacağı kimi de Latin harfleriyle bastırılacağı için Akif’in bundan vazgeçtiğini dile getirdi.

         Peki Akif Kur’an meali yazmayı kabul ederken bu mealin doğal olarak Türkçe okutulacağını ve bastırılacağını bilmiyor muydu? Acaba bu hususta onu etkileyen başka sebepler vardı mıydı? Akif’i yazarken bu sorular kafamda dolaşıyordu ancak cevaplarını ulaşabildiğim kaynaklarda bulamıyordum.

         Şimdi bir kaynakta bu sorularıma cevap olabilecek çok ilginç bilgiler buldum. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

        O yıllarda Türkiye’deki Türkçe meal tartışmaları Mısır’da da yankılanıyordu. Bu konuda Türkiye’deki tartışmaları takip eden Arap düşünürlerden Muhammed Raşid Rıza, Tercemat el Kur’an adlı eserinde tercüme üzerine görüşlerini açıkladı. Ona göre Türk, eğer Müslüman olduğunu ispat etmek istiyorsa her şeyden önce Arapçayı öğrenmeli, bilmeli ve benimsemeliydi. Kur’an ise Arapçadan başka bir dile çevrilemezdi. Bu itibarla Türk makamlarının Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye tercüme yönündeki gayretleri İslam’a aykırıdır. “Eğer Türk hükümeti Türklerin Müslüman kalmaya niyetleri olduğunu ispat etmek istiyorsa Kur’an’ı Türkçeye çevirtecek ve ibadeti Türkçe yapacak yerde Arapçayı resmî dil olarak almalı ve Türk halkına mecburi bir dil olarak kabul ettirmeliydi.”(Prof. Dr. İlhan Arsel, Arap Milliyetçiliği ve Türkler, s. 392,  Kaynak Yayınları, İstanbul.)  “ Bu görüşlerini ispat için Raşid Rıza Kur’an’ın çeşitli surelerinden 12 özel ayet çıkarmış ve bu hükümleri Mehmet Akif’e göstermiş ve Kur’an’ın Arapçadan başka bir dile ve hele Türkçeye çevrilemeyeceği hususunda gerekli yorumları yapmış ve bütün bunlarla bizim ünlü Akif’imizi bu masallara inandırmıştı. Ne var ki ortaya koyduğu ayetlerin pek çoğu Kur’an’ın tercüme edilemeyeceği iddialarını desteksiz bırakırken bazıları tam aksine bu iddiaları çürütür nitelikte idi. ”(Aynı eser, s. 392, 393.)  Bir başka Mısırlı din adamı Muhammed Şakir de Kur’an-ı Kerim’i yabancı dillere çevirmek isteyenleri dinsizler grubu olarak nitelendirmişti.(Aynı eser, bk. s. 340.) 

          Arsel’in iddiasına göre meal yazma teklifini aldıktan sonra tereddütler içerisinde kalan ve bunu danışmak için Mısır’a giden Akif, işte burada bilhassa Raşid Rıza’nın telkinlerinden etkilenmişti. Bundan dolayı da Kur’an meali yazmaktan vazgeçmişti.

            Bu konuda yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanan Arsel, Muhammed Raşid Rıza hakkında çok dikkat çekici başka bilgiler de veriyor. Bu kişi, Akif’e yukarıdaki sözleri telkin ederken Kur’an’ın İngilizceye çevrilmesinde Picktall adındaki bir İngiliz’e yardımcı olmuş ve bunun için yine Kur’an’dan ve hadislerden deliller getirmişti.”(Aynı eser, bk. s. 47, 395.)  Rıza aynı zaman da ömrünün 40 yılını Arap birliği davasına adamış bir Arap milliyetçisiydi. ”(Aynı eser, bk. 436.)

      Peki Akif, bu görüşlerden neden etkilenmişti? Şayet bunlar doğruysa benim kanaatime göre samimi bir Müslüman olan Akif, bu kişiye ve böyle düşünen kişilere güvenerek bunları sorgulama ihtiyacı duymamış olabilir. Ayrıca Akif’in Mısır’daki din âlimleriyle ve üst kesimle irtibatı düşünüldüğünde onlardan etkilenmesi muhtemeldir.

Açıkçası bu bilgileri ben ilk kez okudum. Elbette ki bunları mutlak doğru olarak kabul etmek hata olur. Bunları diğer bilgilerle karşılaştırarak bir analiz yapmak en doğrusudur.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Hasan Saffet Dumlupınar 02 Aralık 2021 00:11

    İlhan Arsel'i şahit tutmanız hata. Zira İslam düşmanı birin bu meselelerde şahitliği geçerli olamaz. Arsel hakkında Orhan Şaik Gökyay'ın "Bir Fetva da Bizden" başlıklı yazısını okuyunuz. Kaynağı ve sebei de vereyi: Arsel'in, Cumhuriyet gazetesinde (Nu: 18826, 28 Aralık 1976, s. 2) yayımlanan “Fakülteden Ayrılırken” başlıklı yazısında anlamaktan aciz olduğu Ebussuud Efendi'nin bir fetvasını Karakuşî bir anlayışla yanlış yorumlamaya kalkarak Ebussuud Efendi'ye ve Müslüman Türk halkına hakaretâmiz ifadeler kullanması üzerine Orhan Şaik Gökyay'ın Hisar mecmuasında (nu: 158, Şubat 1977) yayımladığı “fetvâ”…